2204A, EUCYS ve ISEF Süreci Üzerine

Bu yarışmaları deneyimlemiş birisi tarafından oluşturulan bir kılavuz.

Bu yazı yalnızca Türkçe olarak paylaşılmıştır. This article is published only in Turkish.

Baştan sona, her ayrıntısıyla; 2204A, EUCYS ve ISEF.

Bu kapsamlı yazıda, lise dönemimde yaşamış olduğum 2204A, EUCYS ve ISEF süreçleri sonucunda Türkiye’deki bir lise öğrencisinin yapabileceği araştırmalar ve izleyebileceği yollar üzerine bilgiler vermek istiyorum. Bu yolculukta 2204A’dan yazılım bölge ve Türkiye birinciliği, EUCYS’ten gerçekten de hiçbir şey ve ISEF’ten TECA kategorisinde ikincilik kazanmış birisiyim ve bu süreçlerin halen daha yeterince iyi bilinmediğini düşündüğümden dolayı elimden geldiğince deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda, sürecin en başındayken oradan buradan duyduğum kulaktan dolma bilgiler dışında süreç hakkında oldukça az bilgim vardı. Hep adım adım ilerleyip bir sonraki adıma kadar ne yapmam gerektiğini öğrenerek ilerledim. Tüm süreci deneyimlemiş biriyle konuşma fırsatım olmamıştı. Umarım bu sürece yeni başlayanlar veya sürecin ortasında kafası karışık öğrenciler için yararlı bir yazı olur.

Başlamadan hemen önce son olarak belirtmek istediğim bir durum var: o da bu yazının her zaman güncel olmayacağı. Dinamik bir dünyada yaşıyoruz, bu dinamiklik 2204A, EUCYS ve ISEF süreçleri için de geçerli. Dolayısıyla sizin tecrübenizin burada anlatılanlardan farklı olma olasılığı oldukça yüksek. Resmi süreçler hakkında (Yarışma kurallarının değişmesi, EUCYS seçmesi yapılıp yapılmaması, ISEF için elemelerin ne zaman yapılacağı, TÜBİTAK toplantılarının içerikleri, poster büyüklüğü, sunum süreleri gibi detaylar vb.) en güncel bilgi kaynağı TÜBİTAK ve yarışmaların sitesidir. Bu yazıyı yalnızca fikir edinmek için kullanın, direkt izlenmesi gereken bir kılavuz gibi değil.

Ayrıca süreç hakkında bilgi almaktansa belirli sorularınıza cevap arıyorsanız Bazı Sorular ve Cevapları (S.S.S. gibi) kısmına göz atabilirsiniz!

En temel soruyla başlayalım o zaman:

Neden 2204A proje yarışmasına katılmalıyım?

TÜBİTAK’ın ağzından daha resmi bir şekilde okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Önce yanlış nedenler:

  • Para: TÜBİTAK tarafından size para verilen yerler (uluslararası yarışmaları saymıyorum); bölge ve final ödülleri, yol masrafları, ISEF ve EUCYS yol harçlıkları ve araştırma yardımlarından oluşuyor (sonraki başlıklarda daha ayrıntılı inceleyeceğiz). Ben iki sene boyunca kazandıklarımın çok çok çok büyük bir kısmına dokunmadım ve günün sonunda toplam kazandığım yaklaşık iki askeri maaştı. Teknofest’in herhangi bir kategorisine bakacak olursanız üçüncüsünün kazandığı ödül bile daha fazla olacaktır. Dolayısıyla para (uluslararası ödül almadığınız sürece diyebiliriz sanırım) kesinlikle iyi bir neden değil. Lise okurken para kazanabileceğini çok daha farklı yarışmalar/etkinlikler var.
  • Dersten kaçmak: Eğer okulunuz dersten belirli bir süre çıkıp proje çalışması yapmanıza izin veriyorsa bu yararınıza. Ancak ne kadar çok dersten çıkarsanız bu, o kadar çok dersi sonradan kendinizin toparlaması gerektiği manasına gelecek. Proje çalışması bilim olimpiyatlarının aksine derslerle yürütülebilir bir olay olduğunu unutmayın.
  • Ek puan: Türkiye finallerinde verilen ek puanlar ÖSYM’nin YKS kılavuzundan ulaşılabilir. Türkiye birincisi olsanız bile herhangi bir olimpiyattan bronz alan adam sizden daha çok ek puan alıyor (amacım olimpiyatı küçümsemek değil kesinlikle). Ek puan tabi ki de oldukça motive edici ve yararlı bir fayda ancak bu sürece koyulmanız için tam bir neden değil.
  • Sınavsız Geçiş: Bu hak, insanı en çok yiyip bitiren ödül. Ben şahsen hayalini bile kuramıyordum başlamadan önce, size de kesinlikle hayalini kurmanızı tavsiye etmem. Ufacık bir beklenti olarak bile başlasa sizi sürekli kemireceğinden emin olabilirsiniz. Geleceğinizi kesinlikle sınavsız geçişe bağlamayın, her zaman B,C,D… planlarınız olsun.
  • Şan, şöhret: Fotoğraflarınızın orada burada dolaşması, insanların sizi konuşması gerçekten çok hoşunuza gidiyorsa sizin için o kadar da kötü olmayabilir. Ayrıca TÜBİTAK ve BİDEB Başkanları, Bakanlar vb. yönetici konumundaki insanlarla tanışmak oldukça güzel duygu. Ancak 2204A’ya katılmanın güçlü bir sebebi olarak görmüyorum.

Daha doğru nedenler:

  • Araştırmanın nasıl yapıldığını öğrenmek: En bariz olanı. Eğer ileride araştırmacı olup akademi camiasıyla içli dışlı olmak istiyorsanız lise döneminde başlamak oldukça mantıklı.
  • Merak: Proje yapmak için proje yapmaktansa gerçekten ilgi duyduğunuz bir alanda çalışma yapmak oldukça yararınıza.
  • Erkenden birçok bilgi edinme: Çalışmak istediği projeyi bulmamış bir kişi, birçok farklı alan hakkında araştırmalar ve okumalar yapacaktır. Buralardan elde ettiği bilgi birikimi, ileride asıl çalışmak istediği alanı bulduğunda oldukça yararına olacaktır. Projesini bulduktan sonra ise bu proje üzerinde çalışırken öğrenecekleri kişisel gelişimine ve gelecek kariyerine daha da katkıda bulunacaktır.
  • Yurt dışı başvuruları: Ülkemizde merkezi sınav ve yerleştirme olduğundan dolayı yapılan okul dışı çalışmaların lisans tercihi için direkt bir katkısı yok (ek puan/sınavsız yerleştirme hariç tabi ki). Ancak bu durum yurt dışı üniversiteleri için geçerli değil. Proje araştırmaları, kapsamına ve yapılan projenin kalitesine bağlı olarak değişse de bir lise öğrencisinin öz geçmişinde oldukça sağlam duracaktır. Uluslararası yarışmalardan bir şey kazanamasanız bile Türkiye’den kazandığınız derece ile oldukça güzel yerlere başvuru yapabilirsiniz.

Nasıl proje bulunur?

Bu konuda yaşadığım 3 deneyimden bahsetmek istiyorum: ortaokulda, 10. sınıf ve 11. sınıftaki proje araştırmaları yarışmasına ilk katılacağım zamanlar.

  • Ortaokulda iken o yaz tren kazaları çok olmuştu sıcaktan dolayı. Ben de bu konuda bir şeyler yapabilir miyim diye düşündüm vs. Gerçek olaydan doğan bir proje, gayet temel bir yaklaşım.
    1. sınıfta 2204A’ya katılmak istiyordum. Bir sürü farklı ilgimi çeken alan hakkında (computer vision ile ilgilenenler için birkaçını saymış olayım: pose estimation, object detection, object tracking, image classification…) elimden geldiğince geniş araştırmalar/okumalar yaptım. Yaklaşık iki hafta içerisinde tavuklarla ilgili proje fikri ortaya atabilmiştim. Aşırı iyi olmadığının farkındaydım, finallere gitsem yeter de artar diye düşünüyordum. Ancak bölgede üçüncü oldum, finallere gidemedim.
    1. sınıftaki projem için ise 10. sınıf bittiği dönemlerde başlamıştım. Bu sefer elimdekinin en iyisini yapmam gerekiyordu çünkü 12. sınıfta katılmak çok mantıksız geliyordu (ki hala aynı fikirdeyim). Yazın ortasına kadar, yaklaşık 2 ay, araştırma/okuma yaptım (ilgilenenler için birkaç alan: synthetic audio generation, synthetic image generation with medical GANs, 2D to 3D mesh creation…). O zamanlar Notion kullanmaya başladığımdan ötürü okuduğum hemen her şeyi not almıştım. Ve günün sonunda gerçekten ilgimi çeken hayalimdeki projeyi/soruyu bulmuştum: sentetik klasik gitar müziği üretebilir miyim? Tabi ki de farklı enstrümanlar için bir sürü AI modeli vardı ancak ben klasik gitar özelinde başarısız oldukları kanaatindeydim. Bu proje ile de oldukça uzun bir serüvene katılmış oldum.

Hikayelerimi bitirdiğime göre biraz daha adım adım, en efektif şekilde nasıl proje bulunabileceğini açıklayayım:

  • İlginizi çeken alanları genelden özele doğru sıralayın.
    • Bu alanlar 2204A’da aynı kategori içerisinde olmak zorunda değil veya 2204A’da bulunan bir kategori ile doğrudan bağlantılı olmak zorunda değil.
    • İlk başlarken elinizden geldiğince geniş alanlar bulun.
    • Örneğin benim proje bulma ağacım sanırım şöyle bir şey olabilir: computer science $\Rightarrow$ deep learning $\Rightarrow$ synthetic data generation $\Rightarrow$ synthetic audio generation $\Rightarrow$ music generation $\Rightarrow$ sheet music generation $\Rightarrow$ guitar music generation. Tabi ki de bunlar dışında bir sürü farklı alan da dallanıp budaklanıyordu ben projemi bulmadan önce, sizin de öyle olacağını tahmin ediyorum.
  • Ardından her alan için alt alanlar bulun.
    • Alt alanları ve daha spesifik çalışmaları bulmak için review paper’larından yararlanın. Bu makalelerin amacı belirli bir konudaki çalışmaları karşılaştırmak ve bu alandaki eksikleri belirterek araştırmacılara yol göstermektir.
  • Her okuduğunuz/izlediğiniz hakkında sorular sorun, kendinizce çalışmayı değerlendirin, not alın.
    • Ben şahsen makaleleri veya siteleri şu şekilde not alıyorum: çalışmanın adı, (çalışmanın li̇nki̇): çalışma hakkında düşündükleri̇m/notlarım.
  • Proje bulma süreciniz için gerçekten önemli olduğunu düşündüğünüz bir nokta varsa iletişime geçebileceğiniz birilerini bulun.
    • Bu kişiler okulda öğretmenlerinizden başlayıp okuduğunuz makalenin yazarına kadar gidebilir.
    • İnsanlarla bilim konuşmaktan çekinmeyin! Sizi kimin dinleyeceğini tahmin etmek yerine mail atın gitsin, emin olun bir şey kaybetmezsiniz.
  • Seçtiğiniz alandaki trendleri takip edin.
    • Jürilerin ve insanların ilgisini çekmek için en yeni trendleri yakalamak güzel olabilir. Zaruri bir şey olduğunu düşünmüyorum ancak kesinlikle bir artı.
    • Örneğin ben projeyi yaparken generative AI’lar aşırı revaçtaydı. Bunun farkında olduğumdan kendi projemle her insanın bilebileceği yapay zekaları bağdaştırıyordum. Böylece akılda kalıcılığı arttırmış oluyorsunuz.

Bir fikir buldum ama…

Yeterince iyi mi? Hiçbir zaman yeterince iyi olmaz. İnsanın kendi projesini/proje fikrini beğenmemesi gayet normal. Burada da farklı insanlarla iletişime geçmek (özellikle fikri bulduğunuz alandaki bilgili insanlarla) oldukça faydalı olacaktır.

Ama ayrıca fikrin ne kadar iyi olduğunu, iki üç teste sokarak da anlayabilirsiniz:

  • Araştırma projesi niteliği: Bulduğunuz fikirle araştırma projesi mi yapsanız daha iyi yoksa startup kafasında bir fikriniz mi var?
    • Araştırma projeleri pekala startup’a dönüştürülebilir ancak 2204A’da istenen günün sonundaki çıkaracağınız ürün değil de daha önceden net bir şekilde belirttiğiniz probleme getirdiğiniz çözüm.
  • Özgünlük: Ne kadar farklısınız? Bu projeyi diğerlerinden önce çıkaracak olan ne?
    • Kolay bir nokta değil hele ki karşılaştırdığınız akademisyenlerin sizden çok daha fazla bilgi ve zamana sahip oldukları düşünüldüğünde. Ancak bu demek değil ki onların düşünmediğini, onların yapamadığını siz de düşünemez/yapamazsın.
    • Oyun camiası ile ilgilenenler için ufak bir örnek: gerçekten başarılı akademisyenlerin yaptığı çalışmalar AAA oyunlar ise lise dönemindeki projeler indie oyunlara benzetilebilir. Oyun geliştire geliştire yatırım da alırsınız, projenizin kapsamı AA’ya yaklaşır. Anladınız işte, yeter bu kadar garip benzetme.
  • Gerçekçilik: Gerçekten de bu fikri hayata geçirebilir misiniz?
    • Güzel bir planlamayla yapılamayacak şey az ancak kimi zaman eldeki kaynaklar (zaman, para, iş gücü vs.) yeterli gelmeyebilir.
    • Örneğin yazılım projelerinde AI bazlı işler için güçlü GPU’lara ihtiyacınız olduğu unutulmamalıdır. Veya lab gerektiren projelerde size en yakında çalışabileceğiniz bir yer olup olmadığı araştırılmalıdır.

Yazılım projeleri üzerine birkaç söz

Haliyle benim alanım da yazılım olduğu için yazılımcılar için ekleyebileceğim birkaç şey daha var:

  • İlki paperswithcode‘un ne kadar faydalı olduğu üzerine. Alanları kategorileştirmek, ağaçlandırmaktan kastım tam olarak bu.
  • İkincisi ise projenizin gerçekten bir araştırma projesi olup olmadığı üzerine. Adı üstünde araştırma projesi. Eğer projenize mobil uygulamayı eklemek istiyorsanız ekleyin ama kesinlikle projenin ana maddesi yapmayın. Hackathon veya gamejam yapmıyoruz, araştırma yapıyoruz. Belirli bir sorunuz, kanıtlamak istediğiniz olgular olmalı. Kimse size “Aaa, UI’ın çok güzelmiş.” veya “Aaa, kullandığın veritabanı ne kadar da kaliteli.” diyerek ödül vermez. Bunu ünlü makalelere bakarak bile görebilirsiniz, ortaya konulan çalışma ürüne dönüştürülsün diye uğraşılmaz bile genelde. Araştırma akademi içindir, endüstri ise daha çok toplum için.
  • Üçüncü olarak gereksiz implementasyon ayrıntısından kaçınmanız konusunda uyarmak istiyorum. Hele ki sunumda kod göstermek, iki de bir sizin olmayan ancak sizin kullandığınız bilindik yazılımlar / framework’lerden bahsetmek vs. kesinlikle kaçınılması gereken şeyler.

Proje çalışması yapan öğrencide bulunması gereken özellikler

Kılavuzda da verilen bir konu ancak ben de kendi gözlemlerimle ifade etmiş olayım:

  • Zaman yönetimi: Şahsen en önemli gördüğüm. Eğer zamanınızı yönetemezseniz hiçbir şeye yetişemezsiniz. Projeyi tek başına yapanların daha da dikkat etmesi gereken bir mevzu.
  • Çalışkanlık: Çok işiniz var, çok. Çalışmaktan usanmamak lazım. Ancak aşırı yorulacağınız yerler illaki olacaktır dolayısıyla usanınca hızlı bir şekilde toparlanmayı bilmeniz lazım.
  • Merak: Çalışkanlığı körükleyen bir durum. Projenin gidişatını merak etme, bir sonraki adımı merak etme, etkinlikte neler olacağını merak etme… Liste uzun.
  • Kendine güven: Birçok kişiyle karşılaşacaksınız. Hiç tanımadığınız insanlarla uzun diyaloglar kuracaksınız. Her ne kadar klişe duyulsa da kendinize ve işinize güvenmek bunları başarmanın ilk adımı.

2024A Süreci Hakkında

Kılavuzda anlatılanları okuyarak da resmi süreç hakkında tam olarak bilgi edinebilirsiniz. Ancak ben biraz daha ayrıntılı olarak; proje fikri bulmaktan başlayıp finalde ödül almaya kadarki süreçte (ve daha sonrasında eğer seçilirseniz ISEF ve EUCYS süreçleri hakkında da) yaşayacağınız hemen hemen tüm deneyimlerden bahsetmek istiyorum.

Proje fikrini bulayım…

Uzun ve zahmetli bir iş ancak ne kadar erken bulursanız o kadar iyi. Proje yapmak isteyen herkesin ilk düşündüğü şey olduğundan dolayı daha erişilebilir olması açısından önceki başlıklarda açıklayıcı olarak vermeye çalıştım.

Projeyi gerçekleştireyim…

Projeden projeye inanılmaz derecede değişen bir durum olduğundan net bir şey söyleyemem. Ancak her ne kadar yorulursanız yorulun motivasyonunuzu kaybetmeyin ve hedefiniz için çalışmayı sürdürün.

Kimden, ne kadar yardım alacağınız size kalmış. Ben her ne kadar öğretmenler, danışmanları, öğretim görevlileri vs. ile çalışmayı çok sevmesem de kimi projeler için zorunlu olduğunun farkındayım. Projeyi elinizden geldiğince kendiniz yapın. Jürilerin sordukları soru her zaman projenizi öğrenmek istedikleriyle alakalı olmayacak. Kimi zaman projenize ne kadar hakim olduğunuz ile de alakalı olacak. Karşınızdaki kişiye projenizi her ayrıntısına kadar bildiğinizi çok rahat bir şekilde gösteriyor olmanız lazım.

Rapor yazayım…

Ne kadar zor olduğu düşüncesi kişiden kişiye değişen bir durum. Şahsen benim en zor ve sıkıcı bulduğum kısım. Projeden projeye de inanılmaz değişken. Ancak şu maddelere dikkat ederek rahatça yazmanız mümkün:

  • Aceleye getirmeyin.
    • Okulumdan bir sürü insan tanıyorum raporu son dakika yazan, son dakika yükleyen (kimi zaman da yükleyemeyen), son dakika düzelten. Gereksiz heyecan, telaş, panik.
    • Gerçekten güzel bir rapor yazmanın önemli bir vakit alacağını unutmayın ve planlamanızı ona göre yapın.
    • Örneğin ben 10-12 sayfalık bir rapor için minimum 2.5-3 hafta ayırıyorum çünkü en beceremediğim kısım rapor kısmı. Her gün azar azar yazıp geriye dönüp düzelterek ilerliyorum.
  • Başkalarına okutun, geri bildirim alın.
    • Hem alan ile ilgili hem de ilgisi olmayan insanlar proje fikrini dinlesinler ve raporu okusunlar.
    • Böylece cümlelerinizi düzeltmiş, eğer varsa yazım yanlışlarınızı ve yanlış anlaşılmaları gidermiş olursunuz.
  • 2204A’da daha önce başarılı olmuş insanların raporlarını isteyin/okuyun.
    • İnsanlara ulaşmanın kolay olduğunu unutmayın. Yanıtları “paylaşamam” da olsa denemekten bir şey kaybetmezsiniz.
  • Eğer çalışmanız aynı alandaki farklı bir çalışmayla benzerlik taşıyorsa (ki taşıyacaktır, eğer taşımıyorsa yeterince araştırmamışsınızdır) o çalışmada kullanılan cümlelere ve alıntılara dikkat edin ancak kopya çekmeyin, intihal yapmayın.
    • Raporunuzdaki ifadelerin başka başka yerlerden alınıp alınmadığı ön elemede TÜBİTAK intihal sistemi tarafından kontrol edilir.
    • Bu makaleler yalnızca raporunuzun gidişatı, başlık/alt başlıkları, özellikle değinmeniz gereken ve gerekmeyen noktaları bulurken yardımcı olabilir.
  • 2204A’nın rapor yazım şablonu ve kılavuzda belirtilen yönergeleri kullanın. Çılgın işlere girişmeyin.

Proje ön elemeyi geçti…

Öncelikle, tebrikler! Bu yolculuktaki ilk engeli geçtiniz. Önünüzde bölge sergisi olacak.

Bölge sergisine kadar eğer varsa projenizde yeterince güvenmediğiniz, güçlü/yeterli bulmadığınız yönler varsa güçlendirin. Sırf projeyi yolladık diye üzerinde değişiklik yapamayız, zaten yapsak da hiçbir şey değişmez diye düşünmeyin. Ne kadar uğraşırsanız ve bunu sunumda ne kadar karşı tarafa geçirebilirseniz bu iş için o kadar istekli olduğunuz belli olacaktır.

Ancak bu demek değil ki tüm sunumda raporunu yolladığınız proje ile bölge sergisine kadar yaptığınız projeyi karşılaştırın. Bu durumun da bir sınırı var. Zaten çok fazla değişiklik yapmanız geç başladığınızı veya rapor yazma öncesinde çok çalışmadığınızı gösterecektir. Bir yönden avantaj, bir yönden ise dezavantaj. Dikkatli kullanmak lazım. Tavsiyem çok abartmamanız yönünde.

Ki bu da bizi direkt bir sonraki konuya getiriyor:

Sunum dosyası ve sunum hazırlamak üzerine…

Sunum dosyası hazırlamak üzerine kılavuz da dahil olmak üzere bir sürü kaynak var. 2204A için de çok farklı şeyler geçerli değil. İnternetten sunum şablonları bakılabilir ancak aşırı güzel gözükmesine saatlerinizi ayırmaktansa daha çok kullanışlı olmasına dikkat edin.

Burada bahsettiklerim 2204A finali için de geçerli. Zaten büyük bir çoğunluk aynı sunum dosyasını kullanacaktır ki bölgeyi geçmeniz halinde final için çok farklı bir şey yapmanıza gerek olduğunu ben de düşünmüyorum.

Sesli sunuma hazırlanırken dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta bulunuyor. Bunlar projenin temel taşları, projeyi bir araştırma projesi yapan kelimeler, sorular:

  • Problem cümlesi: Tam olarak probleminiz ne, neyi çözüme kavuşturmayı bekliyorsunuz?
    • Problem cümlesi zayıf projeler daha önce de bahsettiğim araştırma projesinden daha çok startup veya hackathon tipi projelere girebilir.
    • Problemi sunumun başında temiz bir şeklide dillendirip sunumun sonunda “İşte en başta bahsettiğimiz … problemlerine çözüm getirdik.” demek probleme güzel vurguda bulunur.
  • Amaç: Neden yapıyorsunuz bu projeyi? Kimin, neye ihtiyacı vardı?
    • Burada projenin gerçek hayatta kullanım alanlarına değinmek lazım.
    • Şahsen saf matematik harici (ki kimi zaman onlarda bile var) projelerin hemen hemen hepsinde toplumla bir şekilde ilişkili olduğunu gördüm. Kimisi hayat kurtarıyor kimisi eğlendiriyor kimisi ise yalnızca toplumu eğitiyor, bilgilendiriyor.
  • Özgünlük: Projenin önceki çalışmalar ile olan farkı nedir?
    • Elinizden geldiğince somut bir şekilde farkları belirtin. Bu metodoloji kısmından önce makalelerdeki önceki çalışmalar bölümü gibi olabilir veya bulguların sonlarına doğru karşılaştırma tabloları aracılığıyla da olabilir.
    • “Bir fikir buldum ama…” kısmında da belirttiğim gibi, eğer projeniz içinize sinen bir özgünlükten yoksunsa maalesef 2204A güçlü bir proje olmayabilir. Özgünlüğünüzü ne yapıp edip belirtmelisiniz.
  • Verilerin netliği: Projede ifade edilen her türlü verin ne kadar anlaşılır?
    • Projenin metodolojinde kullanılan parametreler, değişkenler vs. ile elde edilen bulguların ne kadar net olduğu oldukça önemli.
    • Okuyan, bakan insan hızlı bir şekilde anlamalı, kafasında soru işareti bırakmamalı.
    • Örneğin benim en büyük problemim buydu. Yaptığım insan testindeki verileri bir türlü net bir şekilde belirtememiştim. Dolayısıyla her sunumumda bu noktadan soru aldım.

Sunumlar hakkında çok kez tekrar yapmanız gerektiğini ve sunarken kendinize tam olarak güvenene kadar sürekli başka birilerine sunmanız gerektiğini söylemiş olayım.

Bir de son olarak çok kez gördüğüm bir durumdan bahsedeyim: hızlı sunmayın. Eğer süreyi yetiştirmekte zorlanıyorsanız hızını arttırmaktansa sunumunuzu kısaltın. Jürilerin projenizden hiçbir şey anlamaması üzerine bir sürü soru sormasındansa bazı şeyleri az bilip veya kendileri anlamasını bekleyip daha temiz bir sunum geçirmek daha mantıklı.

Bölge sergisi ve sergide yapılması/yapılmaması gerekenler

Bölge sergisi her sene bölgenin içine aldığı bir ilde düzenleniyor. O ildeki katılımcılar hariç diğer katılımcılar, serginin düzenlendiği ile davet edilip otelde barındırılıyorlar. Sergi alanında iken su, elektrik vb. her türlü ihtiyacınız karşılanacaktır. Süreç genelde 4-5 gün sürüyor:

  • Gün 1: Gelme ve posterin vs. yerleşmesi
  • Gün 2: Sergi birinci gün, ziyaretçiler gelecektir.
  • Gün 3: Sergi ikinci gün, jüri sunumları olacaktır.
  • Gün 4: Sergi üçüncü gün, jüri sunumları olacaktır.
  • Gün 5: Ödül töreni ve kapanış.

Son dönemlerde (2024-2025 için) tasarruf tedbirleri kapsamında bölge sergilerinin online yapılacağı söylentisi bulunuyor. Dolayısıyla yukarıda söylediklerim tarih olabilir.

Bence her ne kadar zor olsa da, bir bölge sergisinde yapılmaması ve yapılması gerekenler şöyle:

Ne yapılmamalı:

  • Kendi alanınızdan insanları kişilikleriyle değil, projeleriyle değerlendirmek.
  • Kös kös oturup stres yapmak.
  • Kimseyle adamakıllı tanışmamak/konuşmamak.
  • Durmadan sunum zamanını düşünmek. Sunumdan çıkınca da durmadan ödül törenini düşünmek.
  • Barındırılan otellerde imkanları zaten TÜBİTAK ödüyor diye sömürmek.

Ne yapılsa daha iyi:

  • Sunumunuzdan çok önce veya sunum sonrasında sergiyi güzelce gezin.
  • Sunumları dinlerken elinizden geldiğince güçlü empati yapın: siz anlatıyor olsanız karşınızdakinin nasıl dinlemesini isterdiniz? Eğer gerçekten ilginizi çekiyorsa sunum sırasında not alın, sunum sonunda soru sorun vs. Dinledikten sonra ilginizi çekmediyse de teşekkür edip başarılar demeyi unutmayın.
  • İnsanlarla (öğrenciler, danışmanlar ve ziyaretçiler) tanışın, konuşun, iletişim kanallarınızı paylaşın.
    • Kendi alanınızdaki insanlar için bu maddeye daha da özen gösterin.
  • Bir de otelleri sömürmeyin, lütfen.

2204A’da sergi sunumları üzerine…

Sergi sunumları (bölge veya final fark etmez) hakkında da birkaç madde dillendireyim:

  • Posterinizin güzel olması tabi ki de bir artı ancak unutmayın ki posteriniz projenizin çok küçük bir kısmı (en azından 2204A sürecinde). Kimi jüriler sunumlar öncesi posterinizi incelemeye gelebilir ancak son kararlarını posterinizin ne kadar güzel olduğundan daha çok, standınızın önünden yürüdükleri 15 saniye içerisinde posterinizden ne anladıkları etkileyecektir.
  • Jürilere yaptığınız sunum ile sergi sunumunuz aynı olmasın.
  • Sunumuzu karşınızdakinin bilgi ve ilgi seviyesine göre ayarlayın.
  • Elinizden geldiğince çok sunum yapın ancak kendinizi harap etmeyin, jüri sunuma enerjinizi saklayın.
  • Toplumun her kesiminden insana sunmaya çalışın. En güzel şekilde geri bildirim alabileceğiniz yer sergiler.
  • Sunumunuzdan önce sizi dinlemek isteyenler olursa çok nazik bir şekilde az sonra sunuma gideceğinizi söyleyerek reddedebilirsiniz.

2204A’da jüri sunumları üzerine…

Bölge sunumlarında yaşadıklarınız ile finalde yaşadıklarınızın çok farklı olacağını düşünmüyorum. O yüzden genel bir şekilde 2204A sunumlarından bahsetsem yeterli olacaktır.

Serginin ikinci veya üçüncü gününde sunumlar olur. Sunumların tam vaktinin ne zaman olacağı önceden size bildirilir. Sizin alanınız için sunum günü ve saatleri geldiğinde numarası sizden küçük olan (eğer alanınızda ilk değilseniz tabi) projeler sırasıyla jüri sunumuna gidip gelecektir. Sunuma kadar hiçbir şekilde moralinizi bozmayın veya yükseltmeyin. Sunum zamanı, tam beklediğiniz ile hiç beklemediğiniz arasında bir hal alabilir ki bu da her şey mümkün demek.

Sunum. Sunuma giderken eğer projenizde fiziksel olarak göstermek istediğiniz bir şeyler varsa yanınızda götürebilirsiniz. Sunum odasına girdiğinizde sunumunuz açık olacaktır veya açmanız için flash bellek vb. getirmeniz istenmiş olabilir. Sunuma başlamadan önce jürilerle selamlaşmanız ve güler yüzlü bir şekilde göz teması kurmanız önemli. Jürilerin bakışları, davranışları, dinleme ve soru sorma stilleri kesinlikle sunumunuzu etkilemesin. O zamana kadar çalıştığınız sunumunuzu en mükemmel yapmaya çalışın.

Sorular. Haliyle sunumun en bilinmez kısmı burası. Jürinin bilgisine bağlı olarak soruların kalitesi ve zorluğu değişebilir. Projeden projeye çok değişen bir durum olduğundan dolayı net bir şey söylemek kolay değil. Herkesin kendine ait hikayesi var. Benim tavsiyem biraz genel kalacak ama yine de söyleyeyim: kendinize güvenin. Projeyi jüriler değil, siz yaptınız. Projeyi en iyi siz biliyorsunuz. Daha önceden size yöneltilebilecek sorular hakkında düşünmenizi şiddetle tavsiye ediyorum ancak bu demek değil ki olası her soruyu ezberleyin. Ezberlemek sizi bir yere ulaştırmaz; tam tersi, ezberiniz dışında bir soru sorulduğunda düzgün cevaplar vermenizi engeller. Ayrıca, sorulara cevap verirken öz ve yeterli şekilde cümleler kurmaya çalışın. Cevabı gereksiz yere uzatmayın veya yetersiz cevap vermeyin. İnsanların sorularına olan odak süresi sorunun ne kadar karmaşık olduğu ile ilgilidir. Onların göremediğini/anlayamadığını, gösterdiğiniz/anlattığınız anda kendi kafalarında iplik söküğü misalince belirecek ve cevabı kendileri tamamlayacaklardır. Uzun lafın kısası, kıvılcım yakmak yeterli.

Proje bölgeden birincilikle çıktı…

Bölgeden birincilikle çıktığınız için tebrikler!

Sırada final sergisi var. Aslında ön eleme ile bölge sergisi arasında yaptıklarınızın hemen hemen aynısını yapacaksınız. Tabi daha da ileri bir seviyede. Ek olarak final sergisine kadar eğer bölgedeki sunumunuz, sunum dosyanız veya posterinizde bir problem veya beğenmediğiniz durum varsa düzeltmeniz yararlı olacaktır.

Final sergisi ve sergide yapılması/yapılmaması gerekenler

2204A final sergisi Ankara’da son yıllarda ATO Congresium’da, ortaokul sergisi ile beraber gerçekleştiriliyor. Büyük bir sergi alanı, konferans salonu ve yemek servis yeri bulunuyor. Bölgede olduğu gibi; alanda iken su, elektrik vb. her türlü ihtiyacınız karşılanacaktır.

Bölge sergisinden farklı olarak aşağıdakileri sayabilirim:

Ne yapılmamalı:

  • Her şeyi ek puana bağlamak.
  • Sınavsız geçiş hayalleri kurmaya başlamak (insan bir sonrayı hedefler, iki sonrasının hayalini kurar).

Ne yapılmalı:

  • Elinizden geldiğince farklı kültürlerdeki insanlarla tanışmak (ne de olsa tüm Türkiye’den insan var!)
  • Ortaokullarla takılmak! (Eğer lise ve ortaokul sergisi beraberse tabi)
    • Benim en keyif aldığım aktivitelerden biri. Maalesef danışman öğretmenleri projelere öğrencilerden daha çok değer verdiği için çok atılgan oluyorlar. Dolayısıyla projeyi dinlerken daha çok öğrenciye odaklanıp sağlıklı bir iletişim kurmak önemli.

Ödül aldıktan sonra yapılması gerekenler

Dereceye girdiniz, tebrikler!

Şimdiye kadar alan ayrımı yapmadım ancak bu noktadan itibaren, uluslararası proje yarışmalarına seçilecek öğrencilerin belirli alanlarda olması tercih edildiğinden dolayı, daha çok sayısal bilimlerden derece alan öğrencileri ilgilendiren noktalara değineceğim. Üzgünüm sosyal bilimler. Maalesef TÜBİTAK, EUCYS ve ISEF’e göndereceği projeleri daha çok sayısal bilimlerden seçmeyi tercih ediyor. Eğer bir sosyal bilimler projesiyseniz ve ISEF’te size oldukça uygun olduğunu düşündüğünüz bir kategori varsa ancak sizi ISEF seçmesine dahi almazlarsa TÜBİTAK ile iletişime geçmenizi öneririm. İsteğinizi güzel bir dille aktarırsanız sizi dinleyebilirler.

Eğer birincilik ödülü aldıysanız başınıza gelebilecek, aslında çok da beklenmeyen bir durum var: EUCYS’e seçilmek.

Benim katıldığım EUCYS’te herhangi bir mülakat yapılmadan seçilmişti. Ancak önceleri EUCYS için de ISEF gibi mülakat yapılıyormuş diye duydum. Eğer EUCYS için mülakat aşamasına girecek bir öğrenciyseniz “ISEF seçmeler hakkında” başlığına bakabilirsiniz. Çok farklı bir durum olacağını düşünmüyorum.

Eğer EUCYS’e seçilmemiş ancak ISEF seçmelerine girecek/ISEF’e gidecek bir öğrenciyseniz direkt “ISEF Süreci Hakkında” başlığına atlayabilirsiniz. Ancak eğer vaktiniz varsa bir EUCYS başlığına bakmanızı öneririm.

EUCYS Süreci Hakkında

Daha dün gibi hatırlıyorum: cuma günü sabahtan ödül töreni yapıldı, öğlen yola çıktık, akşama doğru vardım yurda, cumartesi dinlendim, pazar günü de okulda bambaşka bir etkinlik vardı, onunla uğraşırken telefon ve mail geldi: EUCYS’e katılabilmek için bir haftan var.

EUCYS için başvuru dönemi, genelde TÜBİTAK final aşamasında ödülleri dağıttıktan önce olur. Ancak Türkiye başvuru için ek süre ister ve bu ek süre bir veya iki hafta gibi kısa bir süredir. Bu süre içerisinde raporunuzu İngilizceye çevirmeli, şekil ve tablolarınızı düzenlemeli, kimliğiniz ve projeniz hakkında bir sürü form doldurmalı ve projenizi anlatan bir video çekmelisiniz. Bunları TÜBİTAK yetkililerine ilettikten sonra ise TÜBİTAK yetkilileri ile bir bilgilendirme toplantısı yapacaksınız ve TÜBİTAK beraber çalışmak istediğiniz bir akademisyeni görevlendirecek. Bu toplantıyla beraber EUCYS süreciniz başlamıştır, tüm katılımcılar ve Türkiye için hayırlısı olsun.

NOT: Danışman akademisyen seçimi hem ISEF’te hem de EUCYS’te olduğundan dolayı akademisyen seçimi üzerine yazdığım başlığı Danışman akademisyen hakkında başlığı altında verdim. Bir sonraki başlığa geçmeden önce o başlığı okuyunuz.

EUCYS’e kadar yapılması gerekenler

Bu süreçte yapılması gerekenleri madde madde inceleyelim:

  • Artık annenizi, babanızı, öğretmenizi, okulunuzu, ilinizi vs. temsil etmediğinizin ancak Türkiye’yi temsil ettiğinizin farkına varın. Eğer şimdiye kadar projeyi hobi olarak görmüşseniz bundan sonra yalnızca hobi olmadığını anlayın.
  • Toplantılarda anlatılan her şeyi dikkatle dinleyin, not alın, anlamadığınız nokta varsa kesinlikle sorun.
  • Diğer Türk EUCYS katılımcılarıyla tanışın ve iletişim halinde olun.
    • Bu diğer yarışmacılar ve bir TÜBİTAK görevlisi ile çok büyük ihtimalle daha önce görmediğiniz/kalmadığınız bir yere gidecek, orada konaklayacak, kişisel gelişiminiz için oldukça önemli adımlar atacaksınız. Yalnız hissetmemek önemli.
  • Bu süreçte size bir proje yardım fonu yatırılacaktır. Miktar söylemem mantıksız çünkü yıldan yıla değişiklik gösteriyor. Bu fonu projenizi geliştirmek için kullanmaktan çekinmeyin.
  • Etkinlik bir gün öncesine kadar çalışın, çalışın, çalışın. İsterseniz projeyi baştan yapın, isterseniz değiştirin, ister ekleyin, ister çıkarın ama ne yaparsanız yapın daha iyi yapın.
    • Ben projeyi çok başka bir yere çekmek istemiştim. Beraber çalıştığım akademisyenin de yönlendirmeleriyle projeyi başka bir boyuta taşıdım. Alana olan hakimiyetim oldukça arttı. Sonuçta bir şey kazanamayınca haliyle çok üzüldüm. Ama yapacak bir şey yok, kazanmak da kaybetmek de bu işin bir parçası.

EUCYS etkinliğindeyken…

Etkinlik her sene farklı bir Avrupa şehrinde düzenleniyor. Kendi deneyimimi göz önüne alırsam otel de yemekler de organizasyon da TÜBİTAK’ın yanına yaklaşamaz, çok fazla bir şey beklemeyin derim. Yeme içmenize dikkat edin, gerekirse size verilen cep harçlığını (uzun süredir 500 euro veriliyor) full yeme içmeye verin.

Her ne kadar demesi yapmasından kolay olsa da, etkinlik boyunca elinizden geldiğince sakin olun. Kazanmanın hayatınızda oldukça fazla şeyi değiştirebileceğinin farkında olun ancak her şeyi ödüle bağlamayın. Avrupalıların ne kadar rahat olduğunu göreceksiniz, moralinizin bozulmasına izin vermeyin. Onlar için herhangi bir sosyalleşme/para kazanma/deneyim edinme etkinliği olsa da bizim için işin ucunda sınavsız geçiş gibi bir gerçek var (tabi yurt dışında okuyacak öğrencileri hariç tutuyorum). Elinizden geldiğince rahat olun, kendinize güvenin, insanlarla sosyalleşin. Türkiye sergilerinde yapılması gerekenler burada da geçerli ancak uluslararası boyutta.

Burada neler yapmanız ve yapmamanız gerektiğini yinelemek istiyorum:

Ne yapılmamalı:

  • İnsanları projeleriyle ve/veya ait oldukları milletle değerlendirmek.
  • Kös kös oturup sürekli jürilerin gelmesini beklemek (jüri sistemi farklı, aşağıda açıklayacağım).
  • Kimseyle adamakıllı tanışmamak/konuşmamak.
  • İngilizceden konuşmaktan çekinmek.

Ne yapılsa daha iyi:

  • Eğer projede tek başınızaysanız hızlıca arkadaş (en kolayı sağ, sol veya karşı stanttaki insanlar olacaktır) edinin.
    • Sunumları poster sunumu olduğundan (poster sunumu bir sonraki başlıkta ayrıntılı incelenecek) ve jürinin ne zaman geleceğini bilmediğinizden dolayı her zaman stantta durmanız gelecek. Ancak ihtiyaç molası vermeniz gerektiğinde edindiğiniz arkadaş sizi arayabilir, mesaj atabilir veya jüriyi orada tutabilir. Aynı şeyi siz de arkadaşınız için yaparsınız.
    • Dediklerimin fazla spesifik olduğunu kabul ediyorum ancak başıma geldiğinden bu kadar kolay söyleyebiliyorum. Yanımdaki İrlandalı arkadaşım ile telefon numaralarımızı değiş tokuş etmiştik, birisi gelirse ve ben olmazsam standta beni arıyordu sağ olsun. Ayrıca o arkadaşın arkadaşı ile ISTF’te (“Ne, ISTF’e mi seçildiniz?” başlığına bakılabilir.) karşılaştık sonra, böyle garip bir bağlantı :).
  • Boş vaktiniz olursa (muhtemelen jüri dönemi bittikten sonra) sergiyi gezmeye çıkın. İnsanlarla sosyalleşmenin en iyi yolu projelerini dinlemek. Arkadaşlıklar edinin, farklı kültürleri öğrenin, ufkunuzu genişletin.
  • Eğer EUCYS özel etkinlik düzenlemişse veya Türk takımı olarak geziye çıkmışsanız elinizden geldiğince keyif almaya bakın.
    • Özellikle jüri sunumlarından sonraki aktivitelerden. Çünkü o saatten sonra artık yapabileceğiniz bir şey yok.

EUCYS posteri ve sunumu hazırlamak üzerine…

Poster sunumu kavramı 2204A öğrencileri için ilk başta garip geliyor ancak konferans ve diğer proje yarışmalarına bakacak olursanız bu durum hemen hemen hep böyle. İlk başta çok mantıklı gelmiyorsa emin olabilirsiniz ki sunum dosyasından çok daha rahat ve keyifli olacak. Ufak bir karşılaştırma yapayım:

Sunum dosyasında,

  • sürekli geriye git gel yapamazsınız.
  • dinleyicinin dikkati siz yönetemezsiniz, ekran yönetir.
  • bir sayfaya koyacağınız materyaller oldukça sınırlıdır. Birden fazla materyalin ilişkisini göstermek daha zordur.
  • eğer sayfa sınırı yoksa, istediğiniz kadar sayfa koyabilirsiniz.

Posterde,

  • dinleyicinin kafasını karıştırmadan, oradan oraya atlamanız mümkün.
  • dinleyicinin dikkati tamamen sizdedir. Parmağınızı poster üzerinde nereye yöneltirseniz dinleyicinin dikkati oraya kayar.
  • birden fazla materyalin ilişkisini göstermek daha kolaydır.
  • poster büyüklüğünüz sınırlıdır, her şeyi sıkıştırmak mümkün değil.

EUCYS posteri 2204A posterinin büyüklüğü ile oldukça benzer olacaktır. O yüzden 2204A için hazırladığınız posterin bir benzerini (tabi ki de projenin daha da geliştirilmiş versiyonuna uygun olacak şekilde) EUCYS’te kullanabilirsiniz.

EUCYS sergi sunumları üzerine…

Sergiye gelen insanlar çoğunlukla etkinliğin düzenlendiği şehirdeki yerliler oluyor. Farklı okullardan öğrenciler ve öğretmenler, toplumun farklı kesimlerinden insanlar. Benim katıldığım EUCYS’e toplumdan gelen ziyaratçi sayısı beklediğimin aksine oldukça düşüktü. Finalde yaptığım sergi sunumunun üçte birini ancak yapmışımdır. Arada sırada da olsa oldukça farklı insanlar da gelebiliyor. Örneğin Huawei Talent Search ekibinden görevliler projeyi dinleyip kartvizit bırakmışlardı.

2204A’da olduğu gibi ziyaretçi sunumunuz ile jüri sunumunuz farklı olsun. Ziyaretçinin bilgi ve ilgi seviyesini iyice ölçün. Sizin için jüri sunumları daha önemli olduğundan dolayı hiçbir zaman jüriye hazırlıksız yakalanmamak için ziyaretçi sunumunuzu yaparken kendinizi aşırı yormayın. Ancak bu demek değil ki ziyaretçilere hiçbir şey anlatmayın, ilgilerini çekebilecek noktaları verin ve sorularını dinleyin. Ziyaretçi soruları ile jüri sorularının benzer olabileceğini göz önünde bulundurarak sorulara gereken önemi verin.

EUCYS jüri ve jüri sunumları üzerine…

Sunumunuz poster üzerinden olacak. Üç gün boyunca stantta bekleyeceksiniz ve bu süre zarfında 5 tane jürinin gelmesini bekleyeceksiniz. 5 kesin bir sayı değil; 3,4 veya 6 jüri alan da duydum. Kaç jüri aldığınız ile jürilerin projenize ilgisi kesinlikle ilgili değil, kendi kendinize bir yargıya varmayın.

Elinizdeki tek materyal posteriniz (Tabi fiziksel göstereceğiniz materyaller hariç. Ayrıca sunum sırasında bilgisayardan sunum dosyası da kullanılabilir sanırım ancak önermem. Ben kullanan görmedim.). Posterinizin işlevsel ve güzel gözükmesi önemli. Diğer yarışmacıların her türden posterlerini göreceksiniz: kimisi A4’e yazı yazmış getirmiş, kimisi kartona keçeli kalemle yazmış getirmiş, kimisi ise 2204A’da yapılan gibi üç duvarı da kaplayacak şekilde posterini hazırlamış. Diğer yarışmacıları posterleriyle yargılamayın. Öyle kötü posterli yarışmacılar öyle güzel ana ödülleri topluyor ki aklınız şaşar.

EUCYS’e özel bir durum: sunum süresi diye bir kavram yok. Tabi ki de gidip 20 dakika sunmayın, maksimum 10 dakikada hemen her proje anlatılabilir. Sunum süresinin olmaması daha çok soru kısmında. Jüriler projenizi daha önce incelemiş şekilde hazırlıklı gelirler. Dolayısıyla eğer akıllarındaki sorular sunumunuzda cevaplanmamışsa hepsini soracaklardır. 5 ile 15 dakika arasında soru cevap yapmanız mümkün. Örneğin ben, gitarist bir jüriyle yaklaşık 5-10 dakika sunumun ardından belki 20 dakika muhabbet ettim. Birbirimize müzik önerdik, müziğin gidişatı hakkında konuştuk vs. Jürilerle arkadaşça sohbet etmek önemli.

Jüri komitesi her sene birkaç değişiklik harici aynı. Daha önceden kim olduklarını araştırabilirsiniz ancak çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. Çünkü size tam olarak hangi jürinin geleceğini bilemezsiniz.

Alanınız dışında da jüri gelecektir. 5 jüri alırsanız tahminimce 1-2’si alanınız dışında olacaktır. Ziyaretçi sunumlarında yapmanız gereken gibi, eğer dinleyici alan hakkında çok bilgili değilse daha anlayabileceği bir dilde, sunum boyunca sürekli terimler kullanmadan sunumunuzu yapmaya çalışın. Bu konuda yarışmaya gitmeden önce ufak bir sunum hazırlayabilirsiniz. Her ihtimale karşı hazırlıkta olmakta yarar var.

Bu söylediklerim dışında zaten 2204A süreci boyunca nasıl sunum yapılması gerektiğini, nelere dikkat etmeniz gerektiğini gayet iyi anladığınızı tahmin ediyorum. Uluslararası jürilerde de benzer şeyler geçerli. Probleminizi, amacınızı, metotlarınızı ve bulgularınızı güzelce sunup sorulara da net ve temiz cevaplar verdiğiniz takdirde elinizden geleni yapmışsınızdır demektir.

EUCYS sonunda…

  • Ödül aldıysanız: Tebrikler! EUCYS’ten ödül alan sayılı Türk’ün (maalesef oldukça az Türk ödül alıyor) arasına girdiniz. Sınavsız geçiş hakkı, ek puan ve lisansta burs imkanınız var. ISEF için (tabi seçildiyseniz) oldukça rahat bir şekilde çalışabilir ve ISEF etkinliğindeyken gerçekten etkinlikten inanılmaz zevk alabilirsiniz (EUCYS’e gitmeyenler veya kazanamayanlar zevk alamaz demek değil tabii ki!). Sınavsız geçiş kullanacaksanız Bazı Sorular ve Cevapları kısmındaki Sınavsız geçiş süreci tam olarak nasıl işliyor? kısmına bakabilirsiniz. [[ISEF Seçmeleri Hakkında]]
  • Ödül alamadıysanız: Canınız sağ olsun, canımız sağ olsun. ISEF için (tabi seçildiyseniz) inanılmaz büyük deneyimler edindiniz. İngilizce sunum, poster sunumu yapmak, uluslararası etkinliğe katılmak gibi paha biçilemez tecrübeler kazandınız.

EUCYS’te edindiğiniz arkadaşlıkları ISEF’te (tabi seçildiyseniz) devam ettirmeniz mümkün, hem Türk EUCYS katılımcılarıyla hem de yabancılarla. Tavsiyem, ister ödül alın ister almayın, yarışma geçtikten sonra artık geçmişe daha fazla bakmayıp önünüzdeki işlere odaklanmak.

EUCYS’e büyük beklentilerle gitmememe rağmen ödül alamayınca büyük bir boşluğa düştüm. ISEF için ne yaparım diye düşünmeye belki 2 ay sonra başladım. Lise son olduğumdan dolayı derslerle de ilgilenmem gerekiyordu haliyle. Tavsiyem boşluktan ne kadar hızlı çıkıp işinize gücünüze bakarsanız o kadar iyi.

ISEF seçmeleri hakkında

ISEF seçmelerine 2204A’da farklı kategorilerden ilk üçe giren öğrenciler çağırılır. Dolayısıyla 2204A’da birinci olamadım diye üzülmenin aslında çok da bir manası yok (tabi ek puan ve burs miktarı farkı var). Çoğunlukla sayısal bilimler kategorilerinden olsa da sosyal bilimlerden (özellikle coğrafyadaki projeler uygun görülürse) de çağırılanlar oluyor. Seçmeler online oluyor ve İngilizce bir sunum dosyası üzerinden İngilizce sunum yapmanız bekleniyor. Bir sürü farklı daldan jüriler oluyor ve 10 dakika sunum 10 dakika soru cevap şeklinde sizi dinliyorlar. Soru cevap kısmını da İngilizce yapmaya çalışıyorlar ancak direkt Türkçe de sormaları mümkün. Bu seçmelerde üç şeye bakılıyor aslında:

  • Projenin evrenselliği: Proje yalnızca belirli bir bölgede mi kullanmaya uygun yoksa tüm insanlığı ilgilendiriyor mu? Sunumda dünyanın farklı bölgelerinden kullanım örnekleri verilerek evrenselliğe vurgu yapılabilir.
  • İngilizce yeterliliğiniz: İngilizceniz gerçekten sıfırsa veya A1-A2 arası gibiyse elinizden geldiğince hızlı bir şekilde kendinizi geliştirin. Eğer B1 civarıysa çoğunlukla iş görür ancak uluslararası yarışmalarda en güzel bir şekilde deneyim kazanabilmek (diğer insanlarla proje harici konuşmak vs.) için B2’ye yakın olmasını öneririm. B2 ve üstü zaten hayli hayli yeterli diye düşünüyorum.
  • Projenin daha da geliştirilebilirliği: Hemen hemen her proje daha da büyütülebilir, daha da geliştirilebilir. Bu madde aslında sizin ileride ne kadar geliştirmek istediğinizi jürilere göstermeniz ile ilgili.

Sunumunuzda dikkat etmenizi önerdiğim birkaç nokta var:

  • Katılmak istediğiniz ISEF kategorisini sunumun en başında belirtin.
    • Bu sizin kararlı olduğunuzu gösterdiği gibi ISEF hakkında bilgili olduğunuzu da iddia eder.
  • ISEF için seçildiğiniz takdirde yapmak istediğiniz geliştirmeleri ve planlarınızı anlatın.
    • Direkt eski proje-yeni proje karşılaştırması gibi bile yapabilirsiniz.
    • Eğer halihazırda EUCYS için çalışıyorsanız şimdiye kadar neler yaptığınızı ve yazın sonuna kadar neleri tamamlamak istediğinizi anlatabilirsiniz.

ISEF Süreci Hakkında

Dünyanın en büyük liseler arası araştırma projeleri yarışmasına gitmeye hak kazandınız, tebrikler!

Uzun ve yorucu bir süreç sizi bekliyor olacak. ISEF sürecinin başladığını seçmelerden birkaç gün sonra anlayabilirsiniz. Ardından yakın bir zaman sonrasında TÜBİTAK tarafından ISEF bilgilendirme toplantısı olacaktır. Bu noktadan sonra ISEF süreci başlamıştır, sizin için de Türkiye için de hayırlısı olsun.

ISEF’e kadar yapılması gerekenler

ISEF’e kadar yapılması gerekenler için üç büyük tarih var aslında: ISEF kaydı, ProjectBoard materyallerinin hazırlanması ve poster ile poster sunumu hazırlanması. Bu tarihler günbegün yaklaşıyorken ise sizin yapmanız gerekenlerden madde madde bahsedeyim:

  • Artık annenizi, babanızı, öğretmenizi, okulunuzu, ilinizi vs. temsil etmediğinizin ancak Türkiye’yi temsil ettiğinizin farkına varın. Eğer şimdiye kadar projeyi hobi olarak görmüşseniz bundan sonra yalnızca hobi olmadığını anlayın.
  • Toplantılarda anlatılan her şeyi dikkatle dinleyin, not alın, anlamadığınız nokta varsa kesinlikle sorun.
  • Diğer Türk ISEF katılımcılarıyla tanışın ve iletişim halinde olun.
    • Bu diğer yarışmacılar ve TÜBİTAK görevlileri ile çok büyük ihtimalle daha önce uçmadığınız kadar uçacak, daha önce görmediğiniz/kalmadığınız bir yere gidecek, orada konaklayacak, kişisel gelişiminiz için oldukça önemli adımlar atacaksınız. Yalnız hissetmemek önemli.
  • Bu süreçte size bir proje yardım fonu yatırılacaktır. Miktar söylemem mantıksız çünkü yıldan yıla değişiklik gösteriyor. Bu fonu projenizi geliştirmek için kullanmaktan çekinmeyin.
  • Etkinliğin bir gün öncesine kadar çalışın, çalışın, çalışın. İsterseniz projeyi baştan yapın, isterseniz değiştirin, ister ekleyin, ister çıkarın ama ne yaparsanız yapın daha iyi yapın.
    • EUCYS sürecinde geliştirdiğim proje içime sinmemişti. O üç aylık zamanda yapabileceğim en mantıklı şeydi ancak ISEF için daha çok vaktim olduğundan dolayı projemi bambaşka bir boyuta taşıma imkanım oldu.

Şimdi ise önemli tarihleri inceleyelim:

ISEF kaydı için formlar üzerine…

Çok fazla form olduğundan dolayı kafa karışması normal. Ancak stres yapmanın bir manası yok, adım adım hepsini tamamlayabilirsiniz. Tek tek tüm formları incelemeyeceğim çünkü hem her sene değişiklikler olabiliyor hem de projeden projeye kullanılması gereken formlar oldukça farklı olabiliyor. Dolayısıyla burada güveneceğiniz kaynaklar TÜBİTAK ve ISEF. Yine de iki üç kelam etmiş olayım:

  • Son ana bırakmayın.
    • Projeniz çok fazla form içermese bile son ana bırakmayın. Eğer formlar hakkında TÜBİTAK tarafından bilgilendirme yapılmışsa toplantının ertesi günü doldurmaya başlayın.
  • Eğer aklınıza takılan bir soru olursa TÜBİTAK’a veya süreçle yakından haşır neşir olmuş birine sorun.
    • Formu yanlış doldurmamaya özen gösterin. Yanlışınızı düzeltmeniz için ISEF yetkilileri (society for science) sizinle iletişime geçebilir veya geçmeyebilir. Yanlış kalmasındansa iletişime geçmeleri daha iyi tabi ki ancak sizi uğraştırabilirler.
  • Önceliğiniz TÜBİTAK’ın bilgilendirmesi olsun, sonrasında ISEF’in sitesinde yazanlar, sonrasında da eğer konuşuyorsanız daha önce yarışmaya katılmış size bu süreçte resmi olmayarak yardım etmeye gönüllü insanlar.
    • Formları doldururken bazı tarihleri veya verileri tahmin etmediğiniz şekilde girmeniz beklenebilir. O yüzden TÜBİTAK öncelikli.

Research plan içinse ISEF’in sağlamış olduğu örnek taslaklara bakılabilir. Oradaki ana başlıkların altına istediğiniz başlığı açabilirsiniz. Research plan’deki amaç projenin başka biri tarafından proje gerçekleştirilirken izlemesi gereken adımları tek tek belirtmektir. Ayrıca kimisi research plan’in o kadar da önemli olmadığını, kimsenin incelemediğini iddia edebilir ancak kimse ispatlayamaz. Jüriler ve yetkililerin inceliyor olması gayet muhtemel.

ProjectBoard materyalleri üzerine…

4 tane materyal hazırlamanız istenecek: sunum dosyası, quad chart, 2 dakikalık video ve fotoğrafınız. Bu materyaller de projeden projeye ve yıldan yıla değişken olabileceğinden dolayı aşırı spesifik detay veremeyeceğim. En güncel kısıtlamalar ve yönergeler için ISEF sayfasına bakın. Ayrıca önceki yıllarda kazananların ProjectBoard’larını detaylı bir şekilde inceleyin. Genel olarak materyaller oldukça yoğun bilgi dolu oluyor. Ne kadar görsel olacağı ne kadar çok detay vereceği projeden projeye ve kişiden kişiye değişen bir durum.

Genel olarak her materyal için birkaç öneri sunabilirim:

  • Sunum dosyası: Projenizin tam olarak ne kadar değiştiğine bağlı olarak 2204A’daki veya ISEF seçmesinde kullandığınız sunum dosyasına yakın bir şey kullanabilirsiniz. 12 sayfa sınırı olduğundan dolayı (eğer hala öyleyse tabi) neyi nereye koyacağınızı güzelce planlayın.
  • Quad Chart: Projeyi bir bakışta anlatacak, giriş, metot, bulgular ve sonuçlar başlıklarını içeren bir sayfa. Tam olarak nasıl bir stil kullanacağınız (sade/karmaşık, çok/az dolu, vb.) size kalmış ancak yazılarınızı madde madde, rahatça okunabilecek şekilde vermeniz tavsiye edilir.
  • Video: 2 dakikalık projenizi anlatan video. Sizin gözükmeniz şart. Direkt sunum dosyasını da kullanabilirsiniz başka yöntemlere de başvurabilirsiniz.
    • Tercihen projenizin 1 dakikalık demo videosunu yüklemeniz de mümkün.
  • Fotoğraf: Kimisi insta fotosunu koyuyor. Resmi bir fotoğraf tercih etseniz çok daha iyi.

ProjectBoard materyalleri SAOs (Special Award Organizations) için de oldukça önem arz ediyor. Yalnızca ProjectBoard’a bakarak özel ödül dağıtan SAO’lar mevcut. Jüriler de projenizi dinlemeden önce çok büyük ihtimalle ProjectBoard’dan projenize bakacaktır.

Son hatırlatma, eğer ProjectBoard sisteminde problemle karşılaşırsanız ISEF’e mail atmaktan çekinmeyin. Zaten tüm ProjectBoard süreci boyunca mail bakıyor olacaklardır.

ISEF posteri ve sunumun hazırlanması üzerine…

Poster sunumu kavramı 2204A öğrencileri için ilk başta garip geliyor ancak konferans ve diğer proje yarışmalarına bakacak olursanız bu durum hemen hemen hep böyle. İlk başta çok mantıklı gelmiyorsa emin olabilirsiniz ki sunum dosyasından çok daha rahat ve keyifli olacak. Ufak bir karşılaştırma yapayım:

Sunum dosyasında,

  • sürekli geriye git gel yapamazsınız.
  • dinleyicinin dikkati siz yönetemezsiniz, ekran yönetir.
  • bir sayfaya koyacağınız materyaller oldukça sınırlıdır. Birden fazla materyalin ilişkisini göstermek daha zordur.
  • eğer sayfa sınırı yoksa, istediğiniz kadar sayfa koyabilirsiniz.

Posterde,

  • dinleyicinin kafasını karıştırmadan, oradan oraya atlamanız mümkün.
  • dinleyicinin dikkati tamamen sizdedir. Parmağınızı poster üzerinde nereye yöneltirseniz dinleyicinin dikkati oraya kayar.
  • birden fazla materyalin ilişkisini göstermek daha kolaydır.
  • poster büyüklüğünüz sınırlıdır, her şeyi sıkıştırmak mümkün değil.

Posterin ölçüleri 2204A’dan (ve dolayısıyla EUCYS’ten) oldukça farklı. Posteriniz iki kanat ve bir ana bölümden oluşacak. ProjectBoard materyallerinde olduğu gibi oldukça yoğun içerikten oluşan posterler yarışmacılar arasında yaygın. Ancak şahsi tercihim dolu gözükmesinden çok işlevsel olması yönünde. Jüriye sunarken kendinizi posteriniz ile en rahat şekilde ifade edebilmelisiniz.

Poster için birkaç püf nokta var:

  • 1 metreden okunabileceğinden emin olun.
  • Yukarıdan ve aşağıdan biraz boşluk bırakılmalı ki header’ı üste koyduğunuzda yazıyı kaplamasın ve yazılar çok aşağıda kalmasın.

ISEF etkinliğindeyken…

ISEF her sene Amerika’nın başka bir şehrinde gerçekleştirilen devasa bir organizasyon. Şu anki organizatör Regeneron hiçbir şey karşılamıyor, tüm karşılamayı TÜBİTAK yapacak. Dolayısıyla kalacağınız muhtemelen kalbur üstü olacaktır. Yemek içme içinse size verilecek cep harçlıkları (uzun süredir 500 dolar veriliyor) ve kendi getirdiğiniz parayı kullanacaksınız.

Uzun bir uçak yolculuğu sonucu Amerika’ya vardınız. Umuyorum ki çok jetlag olmamış, sınırda çok beklememiş, hızlıca otele gelebilmiş ve rahatça dinlenebilmişsinizdir. Çünkü yaklaşık bir haftalık ISEF maceranız başlamak üzere!

Alana geldiğinizde ilk olarak yapacak bir sürü işiniz olacak. Sırasıyla belirteyim:

  • Standınızı bulup masanızın üzerindeki damgalı özetinizi kontrol edin ve yönergeleri güzelce okuyun.
  • ISEF Store’dan karton alıp posterinizi asın.
  • Yönergeleri izleyerek HUB’a gidip kaydınızı yaptırın.
  • Initial Inspector gelene kadar özetinizi pinleyin (veya o geldiği zaman ondan pin isteyin).
  • Initial inspection‘ı geçin, sorularını cevaplayın.
  • Ardından main inspector‘ı karşılayıp inspection process’i tamamlayın.
  • Eğer varsa elektronik eşyalarınızı HUB’dan QR’layın.

Bundan sonra aslında tek önemli gün jüri sunumlarının olduğu gün. Ancak o zamana kadar birçok panel ve etkinlik olacaktır. İlginizi çekenlere katılmaya çalışın, faydalı olabiliyorlar. Ayrıca gidip gelmek istediğiniz yerler varsa TÜBİTAK yetkililerine öneri sunup onlarla birlikte gezebilirsiniz (veya danışman öğretmeniniz sizinleyse onunla da gezebilirsiniz).

Burada etkinlik boyunca neler yapmanız ve yapmamanız gerektiğini yinelemek istiyorum:

Ne yapılmamalı:

  • İnsanları projeleriyle ve/veya ait oldukları milletle değerlendirmek.
  • Kös kös oturup jüri gününe kadar sürekli telefonla/bilgisayarla oynamak.
  • Kimseyle adamakıllı tanışmamak/konuşmamak.
  • İngilizceden konuşmaktan çekinmek.

Ne yapılsa daha iyi:

  • Eğer projede tek başınızaysanız hızlı bir şekilde arkadaş (en kolayı sağ, sol veya karşı stanttaki insanlar olacaktır) edinin.
    • Böylece kategori sosyalleşme gününde (kategorinizdeki diğer insanlarla bir sabah kahvaltısı) gerçekten keyif alabilir, kategori bazlı bir problem/sorunuz olduğunda birilerine sorabilirsiniz.
  • Boş vaktinizde (ki jüri günü hariç hemen hemen her zaman boşsunuz) sergiyi gezmeye çıkın. İnsanlarla sosyalleşmenin en iyi yolu projelerini dinlemek. Arkadaşlıklar edinin, farklı kültürleri öğrenin, ufkunuzu genişletin. ISEF bu konuda bulunmaz bir nimet.
  • Eğer ISEF özel etkinlik düzenlemişse (diğer insanlarla kaynaşma günü, yeme içme günü, özel bir gezi vs.) veya Türk takımı olarak geziye çıkmışsanız elinizden geldiğince keyif almaya bakın.

ISEF jüri sunumları üzerine…

Etkinliğin en zor günü. Tüm gün boyunca oldukça kalabalık bir ortamda bazen yalnızca bekleyecek bazense sesinizi jüriye duyurmaya çalışacaksınız. Enerjinizi toplamış olarak alana gelmenizi ve gün boyunca bol su tüketerek boğazınızı rahatlatmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Sabah ilk geldiğinizde 1.5 saat boyunca SAO (Special Award Organization) jürileri geziyor. SAO’lara ISEF’in sitesinden bakabilir, size kimin gelebileceğini tahmin etmeye çalışabilirsiniz. Size ödül verebilecek her SAO standınıza gelmek zorunda değil, kimisi yalnızca ProjectBoard’a bakıyor.

SAO’ların ardından jüri dönemleri başlıyor. Siz gelmeden önce masanızın üzerine size hangi ana jürinin saat kaçta geleceği yazılı. Ancak SAO’lar sergiyi gezme hakkına sahip olduğundan dolayı beklemediğiniz bir anda bir SAO jürisi alabilirsiniz. Veya sizin kategorinizin jürisi olmayan ya da sizin kategorinizin jürisi olup sizin jüriniz olmayan bir jüri, sırf merak ettiği için sizi dinlemeye gelebilir. Eğer sizin kategorinizin jürisiyse bu inanılmaz fırsatı kendinizi sevdirmeye ve iyi bir izlenim bırakmaya bırakın. Çünkü jüri gününün sonunda tüm jüriler odalarına çekilip sevdikleri projeleri savunacaklar. Yani sırf ana jüriniz değil diye kesinlikle baştan savma bir şekilde anlatmayın, kimin sizi en güçlü savunacağını bilemezsiniz.

Tüm gün 15 dakikalık seanslara ayrılmış durumda. Bir sunum için toplam 15 dakika süre var (15 dakikada bir çan çalıyor) ancak bu demek değil ki 15 dakikanın hepsini kullanabilirsiniz. Jürinin gelmesi, selamlaşma, sunuma başlama, jürinin bölmesi (her jüri için geçerli değil ama bölmeye hakları var), vedalaşma, jürinin dinledikleri sonrası sizin ve projeniz hakkında not alması ve son olarak jürini bir sonraki gitmesi gereken standa gitmesi; bunlar bir sunum seansı içerisinde olan tüm olaylar. Sunum dışında yaklaşık 3 dakika saydığım diğer olaylara gidiyor.

Ayrıca her jüri projeyi 10 dakika dinlemek istemeyebilir, oldukça hazırlıklı gelip yalnızca soru sormak isteyebilir veya çok daha kısa sürede anlatmanı isteyebilir. Bu yüzden genelde tavsiye edilen jüriler için farklı uzunlukta sunumlar hazırlamaktır. Örneğin ben 1, 2, 5 ve 7 dakikalık dört sunum hazırlamıştım. Jüriler ilk geldiklerinde selamlaşmadan sonra direkt kaç dakikalık sunum dinlemek istersiniz diye soruyordum ve oldukça hoşlarına da gidiyordu. Sanırım en çok 2 dakikalık sunumu yaptım. Sonrasında anlamadıkları yerleri cevaplandırıyordum.

Jüri sayısı kategoriye ve projeye bağlı değişkenlik gösterebilir ancak kategorideki tüm projelere eşit sayıda jüri gelmesi hedeflenmektedir. Eğer takviminizde yazan jüri hiç gelmezse kategori temsilcilerine bu durumu bildirmelisiniz. Veya jüriden belirli nedenlerden dolayı şikayetçiyseniz yine bunu kategori temsilcilerine bildirebilirsiniz (örneğin benim jürilerimden biri sıkıntılı biriydi, ben de dahil bir sürü yarışmacı tarafından şikayet edildi ve atıldı).

ISEF sergi sunumları üzerine…

Sergi yalnızca bir gün toplumun gezmesine açılıyor. Bu gün jüri gününün hemen ertesi günü olduğundan dolayı (sizin programınız pekala farklı olabilir) oldukça yorgun olacaksınızdır. Eğer yapabiliyorsanız ziyaretçilere güler yüzle kendinizi aşırı yormadan projenizi anlatın. Amerika’da kim bilir kimler projenizi dinlemeye gelecektir. Örneğin bana oldukça kaliteli bir müzisyen gelmişti. AI ethics üzerine 15-20 dakika muhabbet etmişizdir. Ne zaman nasıl ufkunuzun genişleyeceğini tahmin etmek zor.

ISEF sonunda…

Özel ödül töreni (special award ceremony) ve büyük ödül töreni (grand award ceremony) ile ISEF etkinliğini geride bırakıyorsunuz.

  • Ödül aldıysanız: Tebrikler! Sınavsız geçiş hakkı, ek puan ve lisansta burs imkanınız var. Eğer yurt dışı (özellikle Amerika) okullarına başvurmak istiyorsanız öz geçmişinizde parlayan bir yıldız var. Ancak çok böbürlenmeyin çünkü üniversiteye geçtiğinizde sizin gibi bir sürü insan da çok ciddi çalışmalar yapacak ve arada açtığınız farkı kapatacaklardır. Dolayısıyla ISEF’ten ödül almak bir şeyin bitişi ve yatma hakkı elde etmek değil, çok başka güzel şeylerin başlangıcı gibi düşünülmelidir.
  • Ödül alamadıysanız: Canınız sağ olsun, canımız sağ olsun. Önünüzde inşallah daha uzun bir hayat ve kariyer var. Şu anda yaşıtlarınızda zaten oldukça ileridesiniz. ISEF sürecinde gösterdiğiniz çalışkanlığı ileride de göstererek güzel işler başaracağınızdan emin olabilirsiniz.

ISEF’te edindiğiniz arkadaşlıkları etkinlik sonrasında da ilerletin. Kime, ne zaman, nasıl bir işiniz düşeceği hiçbir zaman belli olmaz.

Ödül alanlar için keyifli, almayanlar içinse üzücü ancak eminim ki herkes için yorucu bir uçak yolculuğu sizi bekliyor.

Ne, ISTF’e mi seçildiniz!?

(Dikkat: ISEF değil ISTF.) Tebrikler!

İsviçre’de, muhtemelen Notwill’de (genelde her sene aynı yerde yapılıyor ancak ekstrem durumlarda değişebilir), Alp Dağları’na bakan güzel bir otelde bir hafta takılacaksınız. Bu süre zarfı içerisinde size yöneltilen bir sorun için çözüm bulacaksınız. Oldukça kaliteli ve biraz daha az bilinen bir etkinliğe katılmaya hak kazandınız, güzel değerlendirin.

TÜBİTAK’ın bu etkinlikteki rolü yalnızca size davetiye vermek, ondan sonrası tamamen size bağlı. Uçak biletlerini siz alacaksınız (etkinlik sonra ödüyor), tek başınıza İsviçre’ye gidecek, trene/otobüse bineceksiniz. Farklı milletten birisiyle yaklaşık 1 hafta aynı odayı paylaşacak, daha önce görmediğiniz (EUCYS’te tanıştığınız insanlardan buraya gelenler de olabilir!) insanlarla beraber takım olup bir sürü güzel aktivite yapacaksınız.

TÜBİTAK haftanın bir raporunu isteyecektir. Bir önceki katılımcının raporunu da sizinle paylaşacaktır. Tavsiyem raporun yolculuk kısımlarını okuyup (eğer daha önce Avrupa’ya gidip trene binmişseniz ona bile gerek yok) diğer kısımlarını rapor yazarken okumanız. Sürecin sürprizini bozmaya hiç gerek yok. Temel şeyler için içinizi rahatlatayım: gayet güzel barınacaksınız, aç (yemekler vejeteryan) veya susuz (çeşme suyu içilebilir) kalmayacaksınız, sürekli internete erişiminiz olacak. ISTF’in yaptığı bilgilendirmelere dikkat edin yeter.

Not: Gelmeden önce okuyun denilenleri kimse okumuyor ama siz okursanız havanız olur, benden söylemesi.

Diğer

Makale okumak hakkında

Daha önce o alanda hiç makale okumamış bir insanın açıp tüm makaleyi okuyup hiçbir şey anlamadan çıkması gayet normal. Zaten bu konu üzerine yapılmış yıllarca yıllık çalışma hakkında en ufak fikriniz yok. Nasıl tekte anlayabilirsiniz ki?

Kişiden kişiye değişiklikler olsa da benim için adım adım makalenin nasıl okunması gerektiği hakkında bilgi vereyim:

  • Başlıktan sonra ilk olarak özet iyice anlaşılarak okunmalı. Eğer iyi yazılmış bir özetse zaten problem, amaç, metotların bir kısmı, bulguların bir kısmı ve sonuç yeterince açık bir şekilde verilmiştir.
  • Eğer bir alanda ilk defa makaleler okumaya başladıysanız çok hızlı bir şekilde giriş kısmına bakıp bu makaleyi kenara kaldırıp bir sonraki makalenize geçebilirsiniz.
    • Çünkü metot kısmına baksanız bile anlamanız ve farklı çalışmalarla karşılaştırmanız oldukça zor olacaktır.
    • Giriş kısmına bakmanızın nedeni ise önceki benzer çalışmaları hızlıca gözlemleyebilmenizdir.
  • Eğer bu alanda bilgiliyseniz ancak herhangi bir çalışma yapmamışsanız giriş kısmına çok hızlı göz attıktan sonra metottaki özgünlüğü anlamaya çalışabilirsiniz.
    • Bu adımda makalenin geri kalanının ne kadar okumaya değer olduğu anlaşılacaktır. Eğer ilginizi çekerse metodun hepsini okuyup bulgular ve sonuçlara geçebilirsiniz.
  • Eğer okuduğunuz makalenin ekstra materyalleri ve/veya videosu vs. varsa ilginizi çektiği miktarda inceleyebilirsiniz.
  • Ancak, özellikle kaynak taraması yaparken, bir makale ile yarım gününüzü geçirmeniz sağlıklı değildir.

İngilizce hakkında

Sıkıntı çekmemeniz gereken en önemli nokta, uluslararasında her şey İngilizce çünkü. Ayrıca makale okurken, bir şeyler araştırırken İngilizce kaynaklardan bakmak sizin için çok daha faydalı olacaktır. Tavsiyem en kısa sürede öğrenmeniz. “Nasıl İngilizce öğrenilir” hakkında yüzlerce kaynak bulabilir, İngilizce bilen arkadaşlarınızla fikir alışverişi yapabilirsiniz.

Uluslararası etkinliklerde birçok insanın ne kadar iyi İngilizce konuşabildiğine şahit olacağınız gibi İngilizce konuşurken çekingen davranan da birçok insan göreceksiniz. Tavsiyem, kendi alanınızla ilgili işinize yarayacak hemen her türlü kelimeyi sular seller gibi bilmeniz ve günlük konuşma diline şöyle böyle hakim olmanız. Yalnızca sunum yaparken ve jürinin sorularını cevaplarken kullanacağınızı düşünmeyin; diğer katılımcılar, sergi ziyaretçileri, organizasyon ekibi gibi bir sürü farklı insanla iletişim kuracaksınız.

Eğer “Rahatça anlayabiliyorum, şöyle böyle konuşuyorum ama halen daha emin değilim.” kafasındaysanız, kendinize güvenin halledersiniz.

Danışman akademisyen hakkında

Akademisyen seçmeyen, seçen ancak gereken ilgi ve alakayı göstermeyen çok yarışmacı gördüm. Ancak ben bu yaklaşımları pek doğru bulmuyorum. Eğer doğru kişiyi seçerseniz size gerçekten bu süreçte yardımcı olabilir. Beraber çalışacağınız danışman akademisyeninizi seçerken aklınızda bulunması gerekenleri listeleyeyim:

  • Alanınızla olabildiğince yakın olsun.
    • Daha önce benzeri bir alanda çalışma yapmış olsun mümkünse. En azından kendi bildikleriyle sizin bildiklerinizi ve projenizi birleştirerek orijinal fikirler üretebilsin.
  • Size vakit ayırabileceğinden emin olun.
    • Hangi okul ve rütbedeki akademisyeni seçtiğinize göre oldukça değişken bir durum. Ben şahsen Koç Üniversitesindeki liseli yaz stajlarında görev alan bir akademisyen hocamızı seçmiştim. Bu sayede daha önce lise öğrencisi ile haşır neşir bir akademisyen ile çalışma fırsatım oldu. Hatta beni lab’ına aldı. Sunumlarımı lab’daki diğer insanlara da yaptım, bir şeye ihtiyacım olduğunda lab’daki diğer öğrencilerle iletişime geçebildim vs.

Ayrıca hocanın Türkiye’de olması ve aktif olarak bir üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışıyor olması şartı var. (Bu şart konusunda yine TÜBİTAK’a sorabilirsiniz ancak ben sorduğumda bu şekilde cevap aldım.)

Proje süreci ilerledikçe akademisyeniniz ile nasıl bir iletişimde olmanız gerektiği hakkında birkaç söz söylemiş olayım:

  • Düzenli toplantı yapın. İki haftada bir, üç haftada bir. Eğer toplantı yapamayacak durumdaysanız (hedeflerinize ulaşamadınız veya başka özel nedenler vs.) kesinlikle haber edin, bilgilendirin.
    • TÜBİTAK toplantı raporu isteyecektir. Sanırım çok dikkat etmiyorlar ancak siz dikkat edin, her toplantıdan sonra kısa da olsa bir toplantı tutanağı tutun. (İsteyen olursa Latex template veririm :))
  • Akademisyeninizin projenize müdahalesi konusunda belirli bir çizgide ilerleyin. Eğer vakti olduğu halde az ilgileniyorsa sıkıştırın, eğer gerektiğinden fazla ilgileniyorsa biraz mesafe koyun.
    • Büyük problemler yaşarsanız TÜBİTAK’a bildirmekten çekinmeyin. Belirttiğiniz takdirde yeni akademisyen ataması yapmaya çalışacaklardır.

Bazı Sorular ve Cevapları (S.S.S. gibi)

Poster hazırlarken hangi uygulamayı kullanmalıyım?

Eğer halihazırda kullandığınız ve iyi iş çıkardığını düşündüğünüz bir uygulama varsa bu süreçte değiştirmemenizi öneririm. Ancak ilk defa başlayacaksanız kullanımı kolay olduğundan ve grafik kütüphanesi geniş olduğundan dolayı Canva‘yı önerebilirim. Hızlı bir şekilde ortaya bir şeyler koymak için oldukça güzel ancak daha detaylı işler için çok yetersiz olduğu görüşündeyim. Photoshop, Illustrator, Figma diğer alternatifler olabilir.

ISEF’te eğer hem SAO hem ana jüri gelirse ne olur?

Ağırlık olarak Ana Jüri > SAO > Meraklı Jüriler şeklindedir. Dolayısıyla eğer sizi dinleyemeyen ana jüri harici birileri olursa sonradan tekrar gelmek zorundalar.

EUCYS’te eğer hem ziyaretçi hem ana jüri gelirse ne olur?

Gidince de görebileceğiniz gibi jüriler özel bir tişört giyerler ve ziyaretçiler alana girerken jüriler hakkında bilgilendirilir. Eğer olur da jüri görürlerse standınıza geleceklerini sanmıyorum.

Ayrıca jürilerin giydiği renk hakkında travma yaşayabilir, yarışma sonrası etrafta birini o renk giysi ile gördüğünüzde kaçıp uzaklaşmak isteyebilirsiniz. Uyarayım istedim.

EUCYS için gecemi gündüzüme kattım ancak projesi benden çok daha kötü olan yarışmacılar hem özel hem de ana ödül aldı. Bu durumu üst mercilere taşımak istiyorum, ne yapmalıyım?

Öncelikle geçmiş olsun. Eğer ISEF’e gidiyorsan umarım EUCYS tecrübeni orada kullanırsın.

Üst mercilere taşımak hakkında diyebileceğim iki kelime var: taşıyamazsın, taşıma. Etkinlik sonrası kesinlikle jüri kararı ile ilgili jürilere veya etkinliğin kendisine mail atmak, iletişim kurmak vb. girişimler yasak. Sana en ufak geri dönüşte bulunmazlar, direkt TÜBİTAK’a yazarlar (ki hiç de hoş olmayan örneklerini birinci kişinin ağzından dinledim), gereksiz yere TÜBİTAK yetkililerini uğraştırmış olursun.

TÜBİTAK neden ISEF’e danışman öğretmenlerimizi götürmüyor?

Bu yıllardan beri tartışılan bir olay. Danışman öğretmenler bir yıl verdikleri emeklerinin karşılığının birkaç bin lira olarak almak istemiyorlar; o heyecana onlar da katılmak, öğrencilerini her yerde her zaman kendilerince doğru yolda yönlendirmek istiyorlar. Bu pekala anlaşılabilir bir durum. Ancak burada unutulmaması gereken şey projenin öğrenciye ait olduğu. Danışman öğretmen takımın bir parçası değil, yalnızca danışman. Aslında proje sürecinde asıl istenen öğrencileri danışman öğretmenlerin ittirmeyip öğrencilerin belirli aralıklarla öğretmenlerine danışmaları ve öğretmenlerini bilgilendirmeleri. TÜBİTAK bunu istediğinden dolayı danışman öğretmenleri hiçbir zaman projenin merkezine yaklaştırmıyor.

Bir proje takımındaki ideal öğrenci sayısı?

İki.

Tek kişi proje yapmak mümkün hatta çok ciddi kazançları da var. Ancak en büyük problemi inanılmaz miktarda yükün tek kişiye binmesi. Tüm projenin yapılması, rapor yazımı, sunum hazırlanması, form doldurulması vs. başlıklarda anlattığım her şey tek kişi tarafından yapılmalı. Ancak aynı zamanda tek kişi proje yapmak her şeyin kontrolünün sende olması demek, en ufak değişiklik için bile ortak fikre ihtiyaç duymamak demek, istediğin zaman rapor yazıp, istediğin zaman sunum çalışıp, sunum dosyanı ve posterini tamamen kendi zevkine göre hazırlayabilmek demek.

Üç kişi proje yapmak iş yükünü güzelce bölebilir. Birisi rapora ve dizayna bakar, birisi daha teknik kısımlara, diğer ise yine teknik ve diğer sunum işlerine. Ancak en büyük problemi fikir birliğine gitmenin çok zor olması. Herhangi bir konuya karar verirken herkesin ortak kararını bulabilmek zor. Ayrıca benim en nefret ettiğim özelliği jürilerle yapılan soru cevap kısımları. Hanginizin cevap vereceğini kestirebilmeniz çok zor dolayısıyla sürekli birisinin ortaya atılması veya herkesin bir anda suspus olması mümkün.

İki kişilik bir takımda iş yükü yeterince iyi bölünebilir. Fikir alışverişi çok daha hızlı. Sunum yaparken parçalara bölmesi daha rahat. Sorulara cevap verirken bir sen bir ben yapmak mümkün (üç kişilikte de sırasıyla cevaplarız denebilir de iki kişilik kadar kolay olmuyor, emin olabilirsiniz). Dolayısıyla tavsiyem, gerçekten kafa dengi olduğunuz, çalışacağını düşündüğünüz, beraber iş yapılabilir bir arkadaş bulup takımınızı kurmanızdır.

12. sınıfım ve ISEF için o kadar uğraşmama rağmen kazanamadım / dördüncülük kazandım. TÜBİTAK kaybettiğim bir yıl için bana neden bir şey sunmuyor?

Bu konu oldukça uzun süredir tartışılan bir konu. Bana sorarsanız TÜBİTAK yetkililerin de oldukça farkında olduğu bir konu. Her ne kadar yardımcı olmak isteseler de bazen ellerinden bir şey gelmiyor, buna emin olabilirsiniz. O yüzden tavsiyem, ISEF sürecindeyken proje çalışıyorsanız aynı zamanda üniversite sınavı için çalışmanızdır (veya yurt dışı başvuruları yapmanız). Daha önce de dediğim gibi her zaman B,C,D… planlarınız olsun.

ISEF/EUCYS için: Ben X ilindeyim. TÜBİTAK görevlileri ise Ankara’da. Nasıl buluşacağız?

Hangi ilde olursanız olun TÜBİTAK size en yakın havaalanı için uçuş alacaktır. Yurt dışına yapılan uçuşlar İstanbul’dan kalkacağından dolayı TÜBİTAK ekibi ve diğer yarışmacılarla İstanbul’da (çok büyük ihtimalel İGA’da) buluşacaksınız.

2204A/ISEF/EUCYS için: Jüriler sunum ortasında soru sorar mı?

2204A’da sormazlar. Çok daha resmi bir şekilde ilerler süreç. Odaya gelir, sunumunuzu yapar, soruları cevaplar ve gidersiniz.

ISEF’te sormamaya çalışırlar ama yalnızca soru cevap yapmak isteyen bir jüri biraz daha konuşma havasında geçirebilir. Projeyi baştan sona dinleyip sorusunu en son sormak isteyen jüri de çok.

EUCYS’te sorabilirler hatta muhtemelen sorarlar. Her türlü senaryoya hazırlıklı olmak lazım. Sırf bunun için çalışmanızı da öneririm hatta. Farklı insanlara sunarken sunumun ortasında eğer varsa soruları sunum sonunu beklemeden sormalarını rica edebilirsiniz.

2204A/ISEF/EUCYS için: Sunumda süre esnekliği?

2204A’da süre aşırı katı değildir, süreniz dolduğu anda sizi kesmezler. Ancak aşarsanız jürilerind yüzlerinden direkt anlayabilirsiniz. Genelde sunum zamanlarında kayma olur birileri uzattığı için. Elinizden geldiğince sunumunuzu uzatmamaya bakın hem başkalarının hakkına girmeyin hem de soru için vakit bıraktığınızdan dolayı jürilerin gözünde yükselin.

ISEF’te aşırı keskin, 15 dakika toplam süre. Ancak hepsini sunuma ayıramazsınız. Bu konuda daha fazla bilgi için ISEF kısmını okuyabilirsiniz.

EUCYS’te süre diye bir durum hemen hemen yok. Ancak bu demek değil ki 20 dakika durmadan konuşun. Sunum daha çok sohbet havasında ilerliyor. Bu konuda daha fazla bilgi için EUCYS kısmını okuyabilirsiniz.

ISEF için: Kategorimin sponsoru daha belli olmadı. Hangi firma olabilir ki?

Kategori sponsorları son bir iki aya kadar açıklanmaz. Beklemek zorundasınız. Ayrıca kategori sponsorunun inanılmaz bir katkısı olmadığını “ISEF için: Kategori sponsoru tam olarak ne yapıyor?” sorusunda görebilirsiniz.

ISEF için: Kategori sponsoru tam olarak ne yapıyor?

Kendi deneyimime bakarsam hiçbir şey. Bunun nedeni benim kategorime direkt Society for Science kendisinin sponsor olması olabilir. Ancak diğer kategori sponsorlarının tek farkının da “kategori sponsorları özel sabah kahvaltısında” farklı çeşitte yemekler verildiği yönünde olduğuna inanıyorum.

2204A/ISEF/EUCYS için: Ödül sayıları?

2204A’da bir birincilik, iki ikincilik, üç üçüncülük verilir.

ISEF’te genelde kategori katılımcılarının %25’i ödül alır (özel ödüller dahil.)

EUCYS’te belirli bir miktar özel ödül ve dörder tane birincilik, ikincilik, üçüncülük dağıtılır.

ISEF/EUCYS için: Projenin makale olarak çıkarılması faydalı olur mu?

Sanırım ikisi için de ortak konuşabilirim. Makale çıkaran yarışmacılar oluyor (özellikle ISEF’te birçok kişinin makalesi var) ancak yarışmacı makale çıkardı diye direkt bir artı puan kazanıyor denemez. Makale çıkarmak ve saygın bir dergide/konferansta yayınlamak projenin kaliteli olduğunun bir göstergesi tabi ki de. Ancak bu size direkt yarışmayı kazandırmayacaktır. Eğer öyle olsaydı zaten yarışmaların kendilerine has formatı olmazdı, direkt makale isterlerdi.

ISEF için: Acknowledgements koyabilir miyim?

Çok net olmayan bir durum. Geçmiş yıllarda izin verilmiyorken şimdilerde o ibare kalkmış durumda. Tavsiyem önce ISEF’in yönergesine bakmanız yönünde. Kesin bir ibare yoksa da elinizden geldiğince koymamanız yönünde.

ISEF için: Jetlag tam nasıl oluyor?

Jetlag, oldukça uzun uçak seyahatleri yapıldığında kişinin uyku düzeninin alt üst olması demek. Örnek vermek için, Türkiye’den öğlen saatlerinde Amerika için yola çıkıp vardığınızda Amerika’da da yine aynı günün yalnızca birkaç saat sonrasını yaşıyor olacaksınız ancak siz aslında 13-14 saat boyunca yolculuk ettiniz. Dönüşte ise 13-14 saatlik uçuş ve 9-10 saatlik zaman farkı nedeniyle toplamda yaklaşık bir gün yolda geçirmiş gibi oluyorsunuz. Bu durum da uyku düzeni ve sabah/akşam algısını kötü etkiliyor.

Anladığım kadarıyla jetlag biraz kişiden kişiye değişen bir durum. Kendi deneyimimden bahsedeyim: Ben uçakta hemen hemen hiç uyumadım çünkü geldiğimizde akşam olmaya yakın olacaktı ve gece uykusu çekmenin daha mantıklı olacağını düşündüm. Ancak ona rağmen gelir gelmez uyumaya koyulduğumdan dolayı da gece uykumu almış bir şekilde kalktım. Ertesi günlerde biraz daha normal zamanında yatıp normal zamanında kalkmaya çalışıp uyku düzenimi toparlamaya çalıştım. Muhtemelen heyecandan dolayı rahat uyuyamasam da uykusuzluğun problemini etkinlik boyunca çok çekmedim. Arkadaşlarımdan yorgun şekilde kalkan, güne kendini veremeyen oldu anca etkinliğin sonuna doğru özellikle jüri gününde problem çeken olduğunu sanmıyorum. Dönerken ise gece 00.00 gibi varmıştık zaten o yüzden uykuda bir problem çekmedim.

Genel olarak tavsiye edebileceklerim çok fazla değil:

  • Uçakta çok uyumamaya çalışın, giderken uçakta ne yapacağınız üzerine hazırlıklı gidin.
  • İneceğiniz zamana göre binmeden önce uçakta iken ve indikten sonra uyku düzeninizi ayarlayın.
  • Uçakta bol sıvı tüketin ve aç kalmayın.

ISEF/EUCYS için: Uçağa X eşyasını alıyorlar mı, X eşyasını bagaja mı vermeliyim yoksa yanıma mı almalıyım?

Bu konuda önce THY’nin sitesinde yazan bilgileri güzelce okuyun. Ardından emin değilseniz TÜBİTAK ile iletişime geçin. ISEF yolculuğu öncesinde bize THY’den bir görevlinin numarası iletilmişti, kendimiz spesifik sorularımızı yöneltebilmiştik.

Örneğin benim proje kapsamında gitar götürmem gerekiyordu. THY’nin sitesinde gitarı özel olarak da taşıdıkları vs. yazıyor ancak hiç gerek kalmadı; ulusal uçuşlarda kabin bagajına, uluslararası uçuşlarda da uçak görevlilerine rica edip onların kabinine koydum.

2204A’da finale çıktım ancak finalde hiçbir şey kazanamadım / bölgeye çıktım ancak bölgede birinci olamadım. Ne yapmalıyım?

Eğer 9. sınıfsanız hiç ağlamanıza gerek yok, seneye başka bir projeyle kesinlikle bir daha girin. Bu süre zarfında hatalarınızın farkına varın, neyi daha iyi yapabileceğini düşünün.

Eğer 10. sınıfsanız, derslerinizin durumunu da bakıp seneye başka bir projeyle bir daha girmeyi ciddi bir şekilde düşünün. 11. sınıfta da oldukça hayat tecrübesi edinmiş olacaksınız dolayısıyla sağlam bir projeyle güçlü bir rakipsiniz.

Eğer 11. sınıfsanız sürecin sonuna geldiniz diyebilirim. 12. sınıfta katılmak da pekala mümkün ancak kesinlikle tavsiye etmem eğer yurt dışı başvuruları vs. yapıp YKS ile işiniz yoksa. Hem YKS çalışıp hem proje yapmak oldukça zor bir iş. Hem 12. sınıfta finalden ödül kazanıp ISEF’e gitmeye hak kazanırsanız en iyi ihtimalle bile üniversiteye bir yıl geç gitmiş olacaksın. Ki mezun senenizde ISEF stresi altına girip ISEF’ten ödül alıp almayacağından emin olmayarak seneyi geçirecek, eğer biraz bile garanticiyseniz YKS ile ISEF projenizi beraber götürmeye çalışacaksınız. Oldukça zor iş. Dolayısıyla hiç bulaşmayın, eğer YKSciyseniz YKS, yurt dışı yapacaksanız yurt dışı yapın.

Hangi sınıf olursanız olun, okulunuzdaki veya yakınınızdaki insanların da lise dönemlerini güzel ve faydalı bir şekilde geçirmeleri gerektiği konusunda elinden geldiğince uyarın. Fikirlerini/Projelerini dinleyin, sorularına cevap vermeye çalışın. Kazandığınız tecrübeyi ve bilgi birikimini yalnızca kendinize saklamayın.

Ben X kategorisinden katıldım, projemde Y alanından oldukça yararlanıyorum ve tematik alanımı Y ile benzer seçtim. TÜBİTAK ek puanı X alanından verecek ancak ben Y ile ilgili bir bölüm okumak istiyorum.

Oldukça tartışmalı bir durum. Öğrenci disiplinler arası bir proje yapıp projenin tam olarak nereye daha çok uyacağından emin olmadan yanlış tercih yapıp veya daha ağır basan alanı ana alan seçip daha hafif olanı tematik alan olarak seçmiş olabilir. Bu soruyu sorduğu ve sonucunda hiçbir şey yapılmadığını gördüğü zaman tematik alanın hiçbir işe yaramadığını düşünebilir. (“2204A için: Tematik alan da ne?”  sorusunda amacını açıklamaya çalıştım.)

Umalım ki TÜBİTAK, ÖSYM ile disiplinler arası projeler hakkında bir uzlaşıya varabilsin de bu durumda olan öğrenciler hak ettikleri ödülden yararlansın.

Bu durumda kalmamak için haliyle yapmanız gereken tek bir şey var, o da proje kategorinizi seçmeden önce neye ek puan/sınavsız geçiş veriyor dikkat etmek.

2204A için: Tematik alan da ne?

Tematik alan (ve rozetler) aslına bakarsanız oldukça yeni bir kavram. Yanlış değilsem birkaç sene önce TÜBİTAK başkanı Hasan Mandal’ın isteğiyle yarışmaya eklenmiş. Her 2204A ile ilgili konuşmasında farklı ana alanlarla farklı tematik alanları birleştiren yüzlerce proje bulunduğunu da içtenlikle, mutlulukla ve gururla anlatır. Ancak maalesef ÖSYM, TÜBİTAK kadar ivedi bir kurum değil (ki TÜBİTAK’ın bile her olayı anında gerçekleştiremediği düşünüldüğünde bu oldukça yavaş demek). Tematik alanların amacı projeleri biraz daha kategorileştirmekte ve öğrencileri daha disiplinler arası projeler yapmaya itmekte. Benim bildiğim kadarıyla tematik alanın sunum yapacağınız jürilere bir etkisi yok. Ancak jüriler tematik alanlar aracılığıyla projenizin ne tarafa doğru yöneldiğini daha raporunuzun en başından anlayabiliyor. O yüzden doğru tematik alan seçmek önemli.

Jüri sunumumun kötü geçtiğini nasıl anlarım?

Öncelikle şunu söyleyeyim: projesine ve literatürüne hakim olan, sunum dosyasını/posterini güzel ve anlaşılır bir şekilde hazırlamış, sunumuna elinden geldiğince uğraşmış ve sunum esnasında ufak tefek dil sürçmesi, duraklama vb. haricinde büyük bir hata yapmamış, soru kısmında ise her soruyu yeteri kadar cevaplayabilmiş bir öğrenci yapabileceğinin maksimumunu yapmıştır. Eğer buna rağmen proje hiç ödül alamamış ise bu tamamen jüriye bağlı olduğundan nedeni maalesef tam olarak bilinemez. Ancak yine de birkaç neden saymış olayım: diğer projeler evrenseldir, daha orijinal bir fikre sahiptir, daha hazırlıklıdır, daha zor sorulara daha temiz cevaplar vermişlerdir (EUCYS’de iseniz daha Orta Avrupa’dandır) vs.

Asıl soruya gelecek olursam, iki büyük olay sunumunuzun o kadar da iyi geçmediğini gösterebilir: sunum sırasında ne diyeceğini unutup gereksiz yere çok önceye dönmek veya çok ileriye atlamak, jürilerin sorularına hiç tatmin edici cevaplar vermemek. İlki gayet insanın başına gelebilir bir durum, heyecan yapar unutursunuz ancak olay tam olarak nerede toparlayıp nereden devam edeceğinize bağlı. İkincisi ise çok daha büyük bir problemdir. Sorulara cevap verememek demek; literatür bilginizi, proje hakimiyetinizi ve hatta projeyi sizin yapıp yapmadığınızı bile sorgulatır. Bu yüzden proje sunmanın en zor kısmı sorulardır ve gerçekten bir veya iki soruda bile kem küm ederseniz sunumunuz maalesef o kadar da iyi geçmemiş demektir.

Sırf sunumunuz kötü geçti diye karalar bağlamanın bir manası yok. Olan oldu ve sizi oldukça geliştiren güzel bir tecrübe edindiniz. Hem eğer daha ödül töreni gerçekleşmediyse ödül alamazsınız diye bir şey kesinlikle söz konusu değil. Kötü bir sunum belki size birincilik vermez ama ikincilik veya üçüncülük almanız gayet mümkün (tabi tahmin edersiniz ki uluslararası yarışmalarda hatalar daha az tolere edilecektir çünkü oraya gelen yarışmacıların birçoğu hatasız veya oldukça az hatalı sunumlar geçiriyordur.)

2204A mı 2204C veya 2204D mi?

Kutup ve iklim proje yarışmalarına girmek aslında size 2204A’dan kazanabileceğiniz ek puana nazaran daha hızlı ve kolay bir şekilde ek puan kazandırabilir (2024 itibariyle 2204C/D’ye ek puan verilmiyor gibi gözüküyor, girmeden önce araştırmak lazım). Ancak prestij olarak 2204A’dan daha geride olması (tabi bu durum yeni yarışmalar olmalarından kaynaklı çoğunlukla), uluslararası yarışma ayaklarının olmaması, çok daha spesifik bir alana hitaba etmeleri vb. nedenler dolayısıyla 2204A’dan daha az tercih ediliyor.
Şahsi tavsiyem, 9 ve/veya 10. sınıfta 2204A yanında 2204C veya 2204D’nin yapılması. Veya 2204A yapmayıp ilk ısınma turu olarak da denenebilir.

2204A mı Teknofest mi?

Teknofest Türkiye’deki savunma sanayii firmaları için birebir. Eğer ileride bu firmalarla çalışmak/staj yapmak istiyorsanız en basit kategorisine bile girseniz oldukça yararınıza. Ayrıca lise döneminde para kazanmanın güzel bir yolu. Ancak yurt dışı başvuruları veya ilerideki savunma sanayii dışı alanlarda ne kadar işinize yarar emin olamıyorum. Teknofest için yaptığınız projeyi muhtemelen ilerletip, özgünleştirip, makale vb. yollarla onaylatmanız daha çok işinize yarayacaktır.

Soruya gelecek olursam, Teknofest size kısa vadede çok şey kazandıracaktır evet ancak uzun vadeli bir araştırma projesi için kesinlikle 2204A derim. Güzel bir 2204A projesi üzerine çalışırken hobi olarak Teknofest yapmak mümkün. Hatta bence en ideali iki kişi 2204A yaparken gruba katılacak diğer bir kişi ile Teknofest yapılabilir, Teknofest işleri çok ağır olmadığından ötürü yeni katılan kişi rapor/tarih kaçırmama vs. ile uğraşırken diğer iki kişi tamamen teknik kısımlara ve sunum (eğer Teknofest kategorisinde varsa) vs. uğraşabilir.

2204A mı X yarışması mı?

Bakmanız gereken şeyler:

  • Süre: Gerçekçi bir şekilde bitiş tarihine kadar yapmanız gereken
  • Zorluk: Yeterli zamanda hemen her şeyi başarabilirsiniz ancak imkanlar her zaman elinizde bulunmayabilir.
  • Bilgi birikimi: Kimi yarışmanın gerektirdiklerini birkaç haftada öğrenemezsiniz.
  • Gerçekten değip değmeyeceği: Her yarışma size 2204A kadar şey katmaz. Kimisi 2204A’nın yanında daha az prestijli veya önemli olabilir.

Bu 4 maddenin hangisinin daha ağır basacağı, hangisinin kararınızı etkileyeceği vs. X yarışmasına ve size bağlı tabi ki.

Sınavsız geçiş süreci tam olarak nasıl işliyor?

Öncelikle sınavsız geçiş hakkı kazandığınız için tebrikler! Bu süreçte neler yapmanız gereken ISEF/EUCYS grubundan sizlere bildirilecektir zaten. Ancak birkaç belirsizliği gidermiş olmak istiyorum:

  • Sınavsız geçiş için e-bideb’den gerekli formu yollayıp TÜBİTAK’a yollayacaksınız. Bu aşama zaten gayet net.
  • TÜBİTAK’ın eline vardığına emin olduktan sonra hiçbir hamlede bulunmanıza gerek yok.
    • Eğer sınava girdiyseniz tercih döneminde tercih ekranını görebileceksinizdir. Tercih listeniz boş olmalı.
  • TÜBİTAK’a, gerekli belgeleri ÖSYM’ye ulaştırıp ulaştırmadıkları hakkında mesaj atabilirsiniz ancak ÖSYM ile iletişime geçmeniz mümkün değil (2024 itibariyle söylüyorum, belki ileride politaka değiştirirler ancak hiç sanmıyorum).
    • Mail adresi, telefon numarası (sitelerinde yazan numara bir çalışana aktarmıyor.) vb. ulaşabileceğiniz hiçbir kaynak bulunmuyor.
  • Yerleşmeler açıklandığı zaman siz de ÖSYM’nin sitesine girip yerleştiğinizden emin olabilirsiniz. Yerleşme türünde “Genel” değil “TÜBİTAK” yazacaktır.

Son Sözler ve Kapanış

Bu deneyimleri edinmemde ve bu başarıları kazanmamda büyük rol oynayan ağabeyime, anneme ve babama ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir o kadar da TÜBİTAK’a ve okuluma beni bu uzun yolda destekledikleri için minnetarım. Ayrıca bu yazının editörlüğünde bana yardımcı olan Nazire, Leylek ve Nisa’ya teşekkürlerimi sunuyorum!

Eğer yazıda yazım veya bilgi hatası bulursanız, yazıda bulunan bilgiler güncelliğini yitirmişse (ki gün geçtikçe yitireceğine eminim) iletişim geçip bildirmenizi beni çok mutlu edecektir. Böylece bu sürece yeni başlayan veya ortalarında olup da kafası karışan öğrenciler en doğru şekilde bilgilenebilir. Teşekkürler!

Licensed under CC BY-NC-SA 4.0
En son güncelleme zamanı Feb 20, 2024 00:00 UTC
Hugo ile oluşturuldu.
Stack teması Jimmy tarafından tasarlandı.